Her şey yalanmış

400 yılı bulan aydınlanma süreçleri, aklın dini yenmesi, eşitlik, kardeşlik derken geldiğimiz yerde koca bir hayal kırıklığı ile karşı karşıyayız. Eski Yunan'ın öjenik- yani insan ırkının ıslahı- tutumuna, kendini 'ileri' olarak tanımlayan ülkelerin, 'geri' buldukları toplumları sömürebilme iddialarına geri döndük. Akıl ve insanlık rafa kalktı, yerini çağlar öncesinin hesaplaşmaları aldı. Nereden bakarsak bakalım insanlık için büyük kayıp ve hayal kırıklığı yaşıyoruz. Ayçin Kantoğlu, "Gazze'de olanları görünce kütüphanemi yakmak istedim" derken hepimizin duygularına tercüman oluyordu.Dün gece yardım kuyruğundaki aç çoluk çocuğun İsrail ateşiyle katledilmelerini seyrederken sadece insanlığın değil, insanlığın tarihi boyunca kazanımlarının da çöktüğünü düşündüm. İsrail güçlerinin ailelerine un sağlamaya çalışan Filistinlilere ateş açması sonucu 100den fazla kişi öldü ve yaklaşık 750 kişi de yaralandı. Gidebilecekleri hastane ya da hastanelerde ilaç yok! İnsanlar, un taşıyan yardım kamyonlarının geleceği El Raşid Caddesi'nde toplanmıştı. Olay yerinden haber veren El Cezire muhabiri İsmail el-Ghoul, ateş açıldıktan sonra İsrail tanklarının ilerleyerek birçok ölü ve yaralı cesedin üzerinden geçtiğini söyledi. "Bu, Gazze'de vatandaşları tehdit eden açlıktan başka bir katliamdır" dedi. İşgal altındaki Doğu Kudüsten haber veren El Cezire muhabiri Bernard Smith'in aktardığına göre "Kurbanların çoğunluğu başlarından ve vücutlarının üst kısımlarından kurşun ve şarapnel parçalarıyla, doğrudan topçu bombardımanı, insansız hava aracı füzeleri ve silahlarla vuruldular."Dünya Gıda Programı (WFP) Genel Müdür Yardımcısı Carl Skau'un ifadesiyle, durum "insan yapımı bir felakete" dönüştü. Kifayetsiz sözler, yaptıklarını bin yıl önceki intikamla yönetmeye çalışan bir devlete hak veren koskoca bir Avrupa. Onlar da eski Yunan'dan gelen öjenik kodlarına geri döndüler. Barbar çağ ya da bazı tarihçilerin deyimiyle karanlık Orta Çağ geri döndüTAKLİDÎ MODERNLEŞME VE KADIN AÇILIMIEski dergileri karıştırmak hobi haline geldi bende. Onları karıştırırken önüme çıkan bir başlığı sizinle paylaşmak istedim: "İstanbul'un En Güzel Bacaklı Hanımı Kimdir" Bu başlık 1931 yılının Vakit gazetesine ait. "Bediî müsabakamız"la ilgili haberde en güzel bacak yarışması duyurulurken, nasıl bir mahremiyet ve nezahet içinde yapılacağına dair bilgiler de veriliyor. Medeni dünyanın her yerinde böyle yarışmalar olduğu belirtiliyor. 18 yaşından 65 yaşına kadar bacağına güvenen hanımların katılacağı yarışmada Amerikan ölçütleri örnek alınıyor. Bilek kalınlığı 20, baldır 32, diz kapağı 34, dizden bele kadar 54 cm olması gerektiği duyuruluyor. Yarışma yazar düellolarına sebep oluyor. Fuat Köprülü de reaksiyon verenlerden birisiydi. Her şeye rağmen yarışma yapılıyor ve İstanbul güzellik kraliçesi Nevzat Hanım seçiliyorBu konuyu aklıma kadın hakları konusundaki açılımını güzellik yarışmasıyla taçlandıran Suudi Arabistan örneğini getirdi. Batılılaşma, modernleşme için bundan 200 yıl önce de kadınların açılması, balolar, güzellik yarışmaları bir başlangıç kabul ediliyordu. Bugün de pek bir şey değişmemiş. Taklidî modernleşme bunu galiba bir zorunluluk olarak sunuyor. Bundan beş yıl önce araç kullanma haklarını elde eden Suudi Arabistanlı kadınların erkeklerin tanımladığı "özgürleştirici" alanlara değil, kendi haklarını savunmalarını sağlayacak ortamlara ve mücadele zeminine ihtiyaç var. Kocasına kahve yapmaması boşanma sebebi sayılan Suudi Arabistanlı kadınların çalışma oranı 5'i yeni yeni geçti. Kadınlar sec?me ve sec?ilme hakkına yeni kavuştular. 2015