"Türkiye'den sevgilerle. C"

James Bond'un bazı bölümleri, gerçek MI6 ajanlarından ilham almış olabilir. Sean Connery'nin dalgıç elbisesinin altından çıkan smokiniyle maceraya devam etmesi gerçekten yaşanmış bir olay. MI6'nın Hollandalı ajanı Peter Tazelaar, Lahey'in Scheveningen bölgesinden denize çıkıp rıhtım gazinosunda eğlenceye karışmıştı. İstanbul İstasyonu da bir zamanlar İngiliz gizli servisinin en önemli üslerinden birisiydi. 1. Dünya Savaşı'nı takip eden yıllarda MI6'in kurucusu Manfield Smith Cumming yani filmlerde gördüğümüz 'C' imzasının asıl sahibi İstanbul'daki faaliyetlerini en iyi işleri arasında gösteriyordu.

7 Ocak 1909'da kurulan MI6 teşkilatının ilk gününde ilk 'C' olan Mansfield Cumming, günlüğüne "Ofise gittim ve orada yapacak bir şey bulamadım" diye not düşmüş. Ama daha sonraki günler ve yıllarda "kraliçenin hizmetinde" doldurulan pek çok sayfanın üzerinde "Türkiye'den sevgilerle" yazar. MI6 kuruluşundan hemen sonra İstanbul üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Gizli servis fonlarını öncelikle imparatorlukta faaliyet gösteren İngiliz şirketlerine yatırdı. Bu yatırımı İngiltere'ye örtülü bir ticari fon sağlamak için kullandı.

1914'te C'nin emriyle İstanbul, Ege Denizi, Çanakkale Boğazı özel bir merkez oldu. Bu yılarda ajanlık faaliyetlerinin en büyük hedefi, Osmanlı İmparatorluğu'nu 1. Dünya Savaşı'na Almanlarla birlikte girmekten vazgeçirmekti. Belgeler gösteriyor ki, C, bunun için rüşvet dahil her yolun denenmesi talimatını vermişti. Osmanlı İmparatorluğu'na 4 milyon pounda kadar bir teklif planlanmıştı. Ancak tarih farklı seyretti, görüşme gerçekleşmeden İngilizlerin Dedeağaç'ı bombalamaya başlamasıyla bu plan suya düştü. Kayıtlı ajanlardan birisi demiryolu yapımında görevli bir mühendisti. C ona gerekli fonlarla idari ve lojistik desteği sağlamıştı. Bunun için ayrıca yurt dışında yaşayan bazı Osmanlı vatandaşlarından faydalanılmıştı. İngiliz arşivlerinde yer alan belgelere göre bu dönemde MI6, İmparatorluk dışında Cenevre ve Londra'da yaşayan Osmanlılardan da yararlanmıştı. C imzalı raporlarda 30 Osmanlı vatandaşı referans gösterilir. Arşiv belgelerinde Filistin ve Kudüs'ün düşmesinde bu faaliyetlerin etkisi de yer alır.

İstanbul Ofisi, Cumhuriyet kurulduktan sonra bir müddet zayıflasa da 2. Dünya Savaşı döneminde Nazilere ve Sovyetlere karşı 24 ajan ile güçlendirilir. Ofisin başında Arthur Whittall vardır. Savaşın ilerleyen zamanlarında İzmir'de bir ikinci istasyon daha açılır. Nazilerin Atina'yı işgali halinde Avrupa'yı kurtarma savaşı buradan yürütülecektir.

Bu bilgiler İngiliz arşivlerinden yararlanılarak yazılmış Keith Jeffery'nin "MI6'in Gizli Tarihi" isimli kitabında yer alıyor. Kitap 1909-1949 arası örgütün gizli tarihine ilişkin açılan arşiv belgelerine dayanıyor. Jeffrey, MI6'in davetiyle ve bütün dokümanlara eksiksiz ulaşabilme izniyle girdiği arşivde ajanların isimlerinin kod ismiyle kullanması şartıyla bu kitabı yazmış. Bu kitaba dair yukarıdaki bilgileri Newsweek'te 2010'da çıkan Yenal Bilgici imzalı yazıdan alıntıladım.


MUSTAFA KEMAL'İN TAKİBİ…

Bu dosyada en çok ilgimi çeken konulardan birisi de Millî Mücadele yıllarındaki istihbarat çalışmaları oldu. İki şeyden endişe etmektedirler. Birincisi Mustafa Kemal'in Anadolu'daki başarısının İngiliz sömürgelerindeki halklara örnek olacağıdır. Diğeri de Bolşeviklerin egemenliğine geçen Rusya'nın yani komünizmin Mustafa Kemal'i etkilemesidir.

Mustafa Kemal'i takip için görevlendirilen iki ajandan birisi olan RV5 kod adlı ajan İttihat ve Terakki'ye bağlı subayların himayesindeki bir terzi dükkânından bilgi toplamaya başlar. Ancak birlikte çalıştığı Hariciye Nazırlığındaki diğer ajan yakalanınca Mısır'a kaçmak zorunda kalırlar. JQ6 kod adlı ajan ise Avrupai görünümlü bir Türkmen'dir. Azeri ve Kafkas çevrelerle ilişkisi vardır, Rusça dahil pek çok dil bilir. JQ6, Kemalist çevrelerin sıklıkla uğradığı, toplantılar düzenlediği bir kahve kurar. 1923'te artık Türkler tarafına çalışan Azeriler tarafından mimlenince kendisine sağlanan Polonya pasaportuyla Romanya'ya kaçar. JQ6, 1929'da Bağdat'ta gözden kaybolana kadar İngilizler hesabına çalışmaya devam eder. Mustafa Kemal ve arkadaşlarını takip eden bir başka ajan da Parsifal takma adını kullanan bir Hindu'dur. Parsifal, 1921'de kimliği açığa çıkana kadar Millî Mücadele'yi araştırır ve onların Ruslarla ilişkisine dair raporlar yazar.