"Ölenler göreve çağırıyorlar!"

YAŞAM NEDENİ EDEBİYAT!

Akıl hastanelerinde can veren komünizm karşıtlarının hikâyelerini yazan Soljenitsin 1918 doğumlu. Moskova'da edebiyat okumak, yazar olmak arzusunda iken Rostov Üniversitesi'nin Matematik-Fizik bölümüne kaydolmak zorunda kalıyor. Bir yandan okuyor, bir yandan da öyküler yazıyor. Öte yandan, MatematikFizik Fakültesi hayatını kurtarıyor. Sekiz yıllık mahkûmiyetini eğitimli mahkûmlar için özel cezaevi olan "Şaraşka"da geçiriyor.

Kazakistan'daki sürgün sürecinde hayatını matematikle kazanıyor. Fizik öğretmenliği yaparken askere alınıyor. Leningrad savunmasında savaşıyor; 1943 Orel Muharebesi'nde madalya alıyor, yüzbaşılığa yükseltiliyor. Stalin'in işgal kuvvetlerine "Her şey serbest" komutu verdiğine şahit oluyor: Cinsel tecavüz, talan, yağma; hiçbir şey yasak değil. Yirmi beş yaşındaki gencecik bir yüzbaşıyken "köylerin, kiliselerin, çiftliklerin ve çiftlik hayvanlarının ahlâksızca yağmalandığını" görüyor, isyan ediyor. Bu arada Stalin aleyhine notların yer aldığı mektuplaşmalarının alay kumandanının eline geçmesiyle tutuklanıyor. Moskova'ya gönderiliyor. KGB'nin ünlü Lubyanka hapishanesinde ağır bir sorgulamadan geçiriliyor, sekiz yıl ağır çalışma cezasına çarptırılıyor, matematikçileri ve bilim adamlarını çalıştırdıkları Moskova yakınlarındaki özel Marfino hapishanesine nakil ediliyor.

"Birinci Çember" romanı KGB'nin emrindeki bilim adamlarının vicdan muhasebelerini, ahlâkî değerlere ilişkin bitmez tükenmez tartışmalarını anlatıyor. Dante'nin Inferno'sunda cehennemin en az acı veren ilk kısmını, deyiş yerindeyse, soğukluğunu tasvir ettiği bölüme gönderme. Marfino hapishanesi cehennemin daha ilk çemberi. Emredilen hedefleri tutturamayan bilim adamları, ikinci, üçüncü çemberlere itekleniyorlar.

Kazakistan'ın Ekibastuz şehrinde siyasî tutuklular için yeni inşa edilen hapishaneye sevk emri geliyor, yıl 1950. Mahkûmiyetinin yedinci yılında kanser teşhisi ile yatağa düşüyor. Kamp hastanesinde ameliyat ediliyor ve ağır bir ışın tedavisi görüyor. Tanrı'ya ilişkin derin bir farkındalık geliştirmeye başladığı bu zaman için "Bugünkü beni şekillendiren o süreçtir" diyor. Cezasının 1953'te sona ermesi gerekirken serbest bırakılmayacağı, Güney Kazakistan'da, Kokterek'te, ömür boyu sürgüne mahkûm edildiği haberi geliyor.

5 Mart 1953'te Stalin'in öldüğü haberi kamuoyuna duyurulduğu gün, sürgünde ilk kez yanımda nöbetçi olmadan sokağa çıkmama izin veriliyor. Kanseri hızlı bir gelişme gösterirken, ölümün çok yaklaştığını hissediyor. Taşkent'te bir kanser kliniğine sevk ediliyor. Midesi elli beş kez ışın seansına tâbi tutuluyor ve bir mucize gerçekleşiyor, iyileşiyor! Yakınları, tutkunun gücü diyorlar. "Saşa, görevini yerine getirmek için yaşadı." Görevi Görevi, ölülerin sesini duyurmak!

1956, SSCB'de yönetimin "yumuşadığı" yıl. Askerî Yargıtay, Soljenitsin dosyasını tekrar ele alıyor, Avrupa Rusya'sına dönmesi için izin çıkıyor. "1961'e kadar, yazdığım tek bir satırın basıldığını görmeden öleceğimden emindim," diyor. Duyulur korkusuyla yazdıklarımı en yakınlarıma bile okutmayan Soljenitsin, 42 yaşında gizli yazarlık onu adamakıllı hırpalamaya başlıyor. Saklandığı yerden çıkıp, yazdıklarını Novi Mir'in editörü İvan Denisoviç'i Tvardovski'ye teslim etmeye karar veriyor. Tvardovski'nin romanı bir gece yarısı okumaya başladığı, müthiş etkilendiği için kalkıp takım elbise giydiği, kravat taktığı söylenir: "Böylesi bir epik eseri pijamalarla okumak saygısızlıktır!" Parti Genel Sekreteri Hruşçev'in Stalin'i alenen suçladığı 1961 yılı, Soljenitsin'in kitaplarının yayınlanmasına izin çekiyor.