Malezya yolunda notlar

Malezya'da Malaka'da yıllar önce bir nişana şahit olmuştum. Gelin almaya damat tarafı 'tepah sirih' denilen hediyelerle geliyordu. Bu bettlenut (betel cevizi), bettlenut yaprağı, limon ve yemişler dolu bir kutuydu. Malay kültüründe bir çeşit buzları eritme ve diyalog başlatma girişiminin sembolü olan bu kutuyu kız tarafının kabul etmesi evliliği onayladıkları anlamına geliyordu.

Malezya için buzları eritme, diyaloğu başlatma, siyasetten aileye her alanda ortak bir davranış modeli. Ülkenin politikasını biçimlendiren en önemli kavram "İslam hadhari." "Hadhari" kavramıyla tanımladıkları resmi devlet ideolojilerinin; İslam'ın "eşitlik, adalet ve hakkaniyet" şeklindeki temel değerlerinden hareketle çözümler üretmek olduğunu söylüyorlar.

Palmiye ormanlarının çevrelediği ultra modern şehirleri, kendine has güzellikleri, hızlı ve istikrarlı ekonomik büyümesi ile Malezya dikkat çekici bir ülke. Ülkenin inşasında kalkınmayı İslami prensipler üzerinden kurgulayan ve tüm toplum kesimlerini arkasına alan, 1981-2003 ve 2018-2020 yıllarında başbakanlık yapan Mahathir Muhammed'in politikalarının payı büyük.

Ülkenin geçmişini şekillendiren Avrupa sömürgeciliği olmuş. 400 yüzyılı aşkın süre önce Portekizlilerin ardından Hollandalıların ve son olarak İngilizlerin hâkim olduğu ülkede Malaka şehrinin sembolü olan Hollanda yel değirmenleri sömürgeci geçmişin izlerinden sadece birisi. 1957'de bağımsızlığını kazanan Malezya'da İngilizlerin işgücü olarak getirdiği Çinli ve Hintliler ülkedeki etnik dağılımı bir hayli etkilemiş.

Siyaset "Bumi Putra" yani toprağın prensi denilen Müslüman Malayların elinde. Eğitimden mülk edinmeye, ticarete pek çok konuda Malayların imtiyazları var. Ülke dönüşümlü bir meşruti monarşi sistemiyle yönetiliyor. 13 eyaletin her birinin bir sultanı var. Sultanlar sırayla ülkenin kralı oluyor.

Malaysia Boleh (Malezya Yapar) ülkenin sloganlarından birisi.

Asya kaplanları ile birlikte 1997'de girdiği ekonomik krizi, IMF borçlanmasını alt eden, turbo kapitalizmin çarklarından yenik

ülkeler klasmanına düşmeden, kendine özgü bir modelle çıkmayı başaran bu güzel ülkeye dair notlara devam edeceğim


SONU ZORLAYANLAR

ABD Başkanı Trump'tan akla ziyan açıklamalar gelmeye devam ediyor. Amerika'nın 21 trilyon dolarlık üretimini neredeyse yakalayacak olan Çin'e rağmen dünya hegemonu olamayacağı ortadayken ülkesini bir şirket gibi yöneten Trump'ın yeni bir

dünya savaşını

zorlamaya çalışması da kaçınılmaz görünüyor.

Artık sorun ideolojik değil ekonomik. Tekno kapitalizmin gelip dayandığı yer sistemin kendisi olmuş durumda.

Trump koltuğa oturduğundan beri Çin ile savaşıyor. Çünkü; Çinli bir şirket 100 gbsp'lik rekor bir veri akış hızına ulaşarak uydu verilerini dünyaya aktarmak konusunda Elon Musk ve Starlink'i geride bıraktı. TikTok'un ana şirketi ByteDance yalnızca tek bir fotoğrafla gerçekçi videolar elde edebilen programını piyasaya sürdü. DeepSeek nedeniyle yapay zekâ devi Nvidia Amerikan borsasında en büyük düşüşü gördü, teknoloji hisseleri toplam 1 trilyon dolarlık değer kaybına uğradı. Sosyal medya uygulaması RedNote Amerika'da App

Store'da ücretsiz uygulamaların ardından bir numaraya yükseldi.

ABD'nin gözlem uydusu, Çin'in gizlice dünyanın en büyük nükleer füzyon lazerini inşa ettiğini ortaya çıkardı. Bu tesis ABD'deki benzerinden kıyaslanamayacak derecede büyük. İstihbarat uydu verilerine göre Pekin'de devasa bir savaş zamanı askeri komuta merkezi inşa edildiği ortaya çıktı.