Sükûnetin farkında mısınız

Farkında mısınız Son birkaç aydır Türkiye'ye bir sükûnet hâkim.

Yanlış anlaşılmasın: Ekonomik sıkıntılardan kaynaklı huzursuzluklar elbette var. Sokakta, çarşıda, trafikte her zamanki gibi gerilimler yaşanıyor. Yine ekonomi kaynaklı suç oranlarında da bir miktar artış var. Ancak siyasetteki gerilimin topluma yansımasının belirgin şekilde düştüğünü hissedebiliyoruz. Yine yanlış anlaşılmasın: Siyaset oldukça gergin. Muhalefet partileri iktidarı kıyasıya eleştiriyorlar. Karşılıklı atışmalar en üst perdeden sürüyor. Lâkin siyasi zeminde devam eden gerilim tabana sirayet etmiyor; siyasi gerginlik sokağa yansımıyor, kutuplaşmanın, kamplaşmanın dozu epeyce düşmüş durumda.

Olması gereken de tam olarak bu. Bırakalım, bizi temsil eden siyasetçiler kendi aralarında atışsınlar, çatışsınlar, gerilsinler. Toplum siyaseti izlesin, eleştirisini yapsın, gerekiyorsa sokağa çıkıp protesto etsin, sesini duyursun ama kavga mahalleye, okula, iş yerine, eve girmesin.

Son birkaç aydır Türkiye'ye sükûnet hâkim çünkü toplumu kışkırtan, geren, kutuplaştıran, kamplaştıran "etki ajanları" büyük oranda devre dışı kaldılar. Sanatçılar, akademisyenler, gazeteciler üzerinden örgütlü olarak topluma gerilim pompalayan yapılar deşifre edildi. Türkiye dışından fonlanan gazeteci görünümlü ajanlar açık edildi.

En önemlisi, iddianameden de anlıyoruz ki, İBB kaynakları bazı trol çetelerini ve gazetecileri fonlamada kullanılmış. Bu isimler ve sosyal medya hesapları da açığa çıktılar.

Sosyal medya platformu X'te yapılan düzenleme de karşımıza korkunç bir tablo koydu: Toplumu kışkırtan, kutuplaştıran hesapların yurt dışı kaynaklı olduğunu gördük. Örneğin Türkçülük maskesiyle Arap düşmanlığı yapan hesabın Dubai'den, İBB hakkında paylaşımlar yapan hesabın ABD'den, Atatürkçü görünümlü çok sayıda hesabın Avrupa ülkelerinden, İslâm düşmanı hesapların İsrail'den yönetildikleri ortaya çıktı.

Gezi olaylarını hatırlıyoruz: Gençler günlerce sokakta polisle çatıştılar, yaktılar, yıktılar, ölenler, yaralananlar oldu. Türkiye ekonomisi ağır hasar aldı. Solcular bunu, "uyanış, direniş, solun yeniden ayağa kalkması" zannettiler. Sonradan anlaşıldı ki, Fetullahçılar, medya ve sosyal medyayı kullanarak solcuları parmaklarında oynatmış, kullanmış, ABD ve İsrail lehine Türkiye'de istikrarsızlık ve kaos çıkarmaya çalışmışlar.

Son yıllarda yaygınlaşan ırkçı hareketler farklı mı Kürt ve Arap düşmanlığı yapan, İslâm ve Müslümanları "Araplaşma" adı altında hedefe koyan, "Tengricilik" gibi sapkınlıkları körükleyen merkezlerin Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Avrupa, ABD kaynaklı olması bizi tabii ki hiç şaşırtmadı.

Türkiye'nin elbette sorunları var ancak gençler arasında umutsuzluğun, karamsarlığın, gerilimin bu derece artması sadece doğal sebeplerden kaynaklanmıyor. Onlarca, yüzlerce sosyal medya hesabı, Türkiye'nin hasmı bazı ülkeler adına gençler üzerinde operasyon yapıyor ve maalesef başarılı da oluyor.