Trump'ın açıkladığı plan, kısa vadede, soykırımın durması, Gazze'ye yardımların girmesi ve Gazzelilerin Gazze'de kalması boyutlarıyla olumlu; ancak uzun vadede Gazze ve genel olarak Filistin için bir ölüm fermanı.
Bu satırları yazarken Hamas henüz plana olumlu ya da olumsuz bir cevap vermemişti. Hamas, planı kabul etmesi için Trump tarafından tehdit edildi ama daha önemlisi, kendisine himaye sağlayan ülkeler, planı kabul etmesi için Hamas'a yoğun baskı yapıyorlar.
Hamas, 1987 yılında, Şehit Şeyh Ahmet Yasin tarafından kuruldu. 38 yıldır hem iç politikanın hem uluslararası politikanın hem de yoğun bir silahlı mücadelenin içinde. Hamas, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün pasifleşmesinin ardından ortaya çıktı; yani aslında bir asırlık Filistin direnişinin tüm bilgi ve tecrübesine de sahip. Dolayısıyla Hamas'ın, hiç kimsenin aklına ve yönlendirmesine ihtiyacı yok. Sahayı biliyorlar, politikayı iyi biliyorlar, müzakereden anlıyorlar ve satır aralarını iyi okuyorlar. Dayatılan plan için Hamas'ın vereceği her karar en isabetli karar olacaktır ve o karar saygı duymak gerekir.
Hamas bu dayatmaya "evet" diyebilir. Üzerinde ağır baskı olduğunu söylemiştik. Ayrıca, Gazze'nin içinde bulunduğu çok ağır şartları hafifletmek, Gazze'ye nefes aldırmak, yardım girişlerini başlatmak için Hamas risk alabilir. Hamas, dayatmaya "evet" diyerek kendisini ve direnişi feshetmiş olmaz. Şu anda Gazze'de 3-4 yaşında anne-babasız, evsiz, hatta elsiz, ayaksız kalmış on binlerce çocuk, ne yapılırsa yapılsın, hangi rehabilitasyon programı uygulanırsa uygulansın, intikam duygusuyla büyüyecek ve direnişi sürdürecektir.
Hamas anlaşmaya "hayır" da diyebilir; bunun için de yeterli gerekçesi var. Ancak gerekçeden çok, Hamas'ın, bu dayatmaya "hayır" diyebilecek gücü de var. Hamas'ın eli boş değil. Tek tek gidelim:
Birincisi, Mısır, devam eden soykırımdan dolayı çok sıkışmış ve tedirgin durumda. İsrail'in hedefi 2,5 milyon Gazzeliyi Mısır'a, Sina'ya sürmek. Mısır, her ne kadar üzerinde İsrail ve ABD'nin politik baskısı olsa da, böyle bir kitlesel yer değiştirmenin ülkeyi dinamitleyeceğini düşünüyor. Mısır ekonomisi bunu kaldırmaz. Mısır'a gelen 2,5 milyon insan dengeleri kökten değiştirir. İsrail'in tehcir planını başarması, Mısır'ın ağır bir yenilgi alması anlamına gelir ki, içerdeki toplumsal tepki bastırılamaz. Mısır, Gazze için değil, kendi çıkarları için bu soykırımın durdurulmasını kesin ve kararlı şekilde istiyor.
İkincisi, İslam ülkelerinde toplumsal tepki çok artmış durumda. Türkiye, Pakistan, Endonezya gibi şeffaf seçimlerin yapıldığı ülkelerde toplumsal tepki görünür durumda; diğer Arap ülkeleri ise tabanda patlama düzeyindeki basıncı hissediyorlar. New York'ta yapılan toplantıda Trump'a bu ağır baskı anlatıldı. Soykırımın bu şekilde devam etmesi, artık bölgedeki ABD çıkarlarını da tehlikeye sokmaya başladı.
Üçüncüsü, İsrail'in bu soykırımı sürdürecek mecali kalmadı. Trump'ın Hamas'a yönelik tehdidi tamamen kof. Hamas "direnişe devam" derse, İsrail'in bugün yaptığından fazlasını yapması mümkün görünmüyor. Dünya ayağa kalkmış durumda. Batı ülkeleri soykırımı desteklemede artık zorluklar yaşıyor. İsrail yalnızlaştı, içerde sesler daha da yükseliyor.
Bunlar, Hamas'ın elindeki kozlar. Anlaşma metninde revizyon isteyebilir, aksi takdirde direnişi sürdürebilirler. Gazze meselesi artık sadece Gazzelilerin meselesi olmaktan çıktı; Mısır'ın, İslâm ülkelerinin, tüm dünyanın ve insanlığın meselesi haline geldi. Hamas bu kozları Gazzeliler, Filistinliler için kullanma yolunu da tercih edebilir.