Bundan sonra ne olacak Allah bilir. Bunu, bir ilkeyi, "gaybı ancak Allah bilir" hakikatini hatırlatmak için yazmıyorum sadece. Ortadoğu'da hadiselere bakarak, verileri toplayarak, denklemler kurarak öngörülerde, tahminlerde bulunmak mümkün değil. Ortadoğu'da her an her şey olabilir. Burada hiçbir plan tutmaz, hiçbir komplo teorisi gerçeğe dönüşmez. Burada kısa, orta, uzun vadeli tasarımlar yapılamaz.
Hamas'ın Trump planına "evet" ya da "hayır"dan birini seçerek karşılık vermesi bekleniyordu; Hamas ise usta bir satranç oyuncusu gibi bu cendereden çıkmayı başardı. Soykırımın durdurulması ve İsrail'in çekilmesi karşılığında elindeki rehineleri bırakacağını, Gazze'nin idaresini Filistinlilere bırakacağını, Trump planının sonraki maddelerinin ise bilahare konuşulabileceğini söyledi.
Hamas'ın verdiği cevaptan İsrail dışında herkes memnun; hatta Trump bile. Trump, Netanyahu'ya "artık yeter" dozunda uyarılar yapıyor. İsrail geri çekilme hazırlıklarına başladı.
Gazzeliler iki yıl sonra nihayet bir nebze olsun rahatlayacaklar. Ne kadar sürer İsrail ne kadar sözünde durur Sonrasında ne olur Gerçekten tahmin etmek mümkün değil.
Söylemek istediğim şu: Bölgeyle ilgili büyük sözler etmeyin. Komplo teorilerinin esiri olmayın. Batılıların yaptığı planlara aldanıp da sahada bu planların tıkır tıkır yürüyeceğine inanmayın. Yok Hamas direnişi kırılmış, yok Filistin haritadan silinmiş, yok Filistin davası satılmış, yok şöyle olacak, böyle olacak… Tamamı lâfügüzaftır. Boştur. Eskilerin dediği gibi, bu coğrafya, "gün doğmadan nelerin doğacağı" öngörülemez bir coğrafyadır ve gaybı da, her şeyin en doğrusunu da Allah bilir. Fiilî ve kavlî dualarımızla birlikte "görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler" teslimiyetini elden bırakmayalım.
MÜSLÜMAN DÖVME SPORUSon günlerde Batı'daki bazı açıklama, gösteri ve eylemlerden yola çıkarak İslam dünyasını ve Müslümanları hırpalamak gibi bir spor dalı ortaya çıktı. Neymiş, "Batı'da bir devlet başkanı şöyle sert açıklama yapmış da bizimkiler yapmıyormuş." Neymiş, "Avrupa şehirlerinde insanlar grev yapıyormuş, meydanları dolduruyormuş da Müslümanlar sokağa bile çıkmıyormuş". Neymiş, Greta'nın cesaretinin zekâtı dağıtılsa Müslümanlara yetermiş…"
Böyle tek tük ve istisnai örnekler üzerinden Müslümanları pasif olmakla, tembel olmakla, hatta korkak olmakla itham etmek bir "trend", bir "moda" haline geldi. Hani bunu içimizdeki Batı ve Siyonizm aşıkları/uşakları yapsa anlarız da mahalle içinde de bu tarz kompleksli bakış yayılmaya başladı.
Gerek Filistin ve Gazze meselesinde gerekse Ortadoğu'daki zulüm düzeni karşısında tüm Müslü-manlar hem hedefler, hem mağdurlar, hem bedel ödüyorlar, hem de üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getirdiler, getiriyorlar. Olabileceğin en iyisini yaptılar ve yapıyorlar. Eylemlerini ve söylemlerini cilalı, janjanlı şekilde pazarlamıyor olmaları, tepkilerini süslü ambalajlar, artistik kareler içinde sunamamaları onların pasif, tembel, korkak olduklarını göstermez. Üstelik Doğu'nun derdini ifade biçimiyle Batı'nınkini kıyaslamak da hatadır: Biz eylem yapıp vicdanımızı rahatlatmış şekilde evlerimize dönemiyor, vicdanlarımızı kompartımanlara ayıramıyoruz. Evet, çoğu duyguyu içimizde yaşıyoruz.