Her şey 15 Mart 2011'de Suriye'nin güneyindeki Dera kentinde bir grup öğrencinin okul duvarına "Ey Doktor (Beşşar Esed), sıra sende" yazmasıyla başladı.
1918'de Osmanlı Ordusu çekilince Suriye'yi Fransızlar işgal etmiş, 1946'ya kadar yönetmişlerdi. Fransızlar çekilirken, arkalarında kuklalarını bıraktılar; ülke 1970'e kadar çeşitli diktatörler tarafından baskıyla yönetildi. 1970 yılında Hafız Esed darbe ile işbaşına geldi, kendinden öncekiler gibi Suriye'yi baskı, zulüm ve katliamlarla yönetti. 2000 yılında ölünce yerine oğlu Beşşar Esed geçti. Suriye'de manzara değişmedi.
2011'de Dera'da başlayan ayaklanma, arkasına aldığı büyük halk desteği ile Esed diktatörlüğünü sarstı. Esed, kanlı saldırılarla ayaklanmayı bastırmak istedi ama üzerine gelen seli durdurması mümkün değildi. O esnada devreye Rusya, İran ve İsrail girdi. Rejimin 13 yıl devam eden katliamlarında 600 bin Suriyeli hayatını kaybetti, 10 milyona yakın Suriyeli vatanlarını terk etmek zorunda kaldı, ülke baştanbaşa yıkıldı, enkaza döndü.
Türkiye, güneyinde terör devletçiklerinin kurulmasını önlemek, sivilleri korumak ve direnişi himaye etmek için 13 yıl sabırlı ve istikrarlı bir politika izledi. Türkiye'nin cesur ve kararlı politikası Suriye direnişinin ayakta kalmasını sağladı.
27 Kasım 2024 sabahı İdlib'deki mücahitler harekete geçtiler. 30 Kasım'da Halep, 5 Aralık'ta Hama, 7 Aralık'ta Humus mücahitlerin eline geçti.
Bir yıl önce bugün, 8 Aralık'ta, mücahitler Şam'a girdiler. Rusya, Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye'de direnmedi. İran destekli milisler ve Hizbullah, arkalarında unutulmayacak katliamlar bıraktıktan sonra Suriye'den kaçmak zorunda kaldılar. Esed, kimseye haber vermeden Şam'dan bir uçakla Rusya'ya kaçtı. 1918'den bu yana yabancı işgal güçleri ve onların kuklası diktatörler tarafından yönetilen, son 54 yıldır Esed diktatörlüğü altında inleyen Suriye nihayet tam bağımsızlığına kavuştu.
8 Aralık Devrimi, sadece Suriye içindeki mazlumlar için, sadece komşu ülkelere sığınmış 10 milyon mülteci için değil, tüm dünyada zulme direnen halklar, özellikle de özgüveni sarsılmış Müslümanlar için heyecanlandıran, yüreklendiren, ilham veren bir devrim oldu. Sabrın, kararlılığın, cesaretin ve umudun, bütün imkansızlıklara rağmen zafere ulaşabileceği, sonuç alabileceği, dünyada büyük bir hayranlıkla görülmüş oldu.
Bugün Devrim birinci yılını doldurdu. Suriye'de hala devrimin ulaşmadığı topraklar var, kırılganlık var, riskler var, tehditler var ancak Devrimin lideri Ahmet El Şara dirayetli bir yol ve yöntem izleyerek 1 yılda önemli mesafe kat etti. Suriye üzerindeki yaptırımlar, kısıtlamalar kalkıyor, ABD ve Rusya devrimi kabullendiler. Başta Türkiye olmak üzere komşu ülkeler devrimin ayakta kalması için hassasiyet içindeler. Mülteciler ülkelerine geri dönüyor. Çok yavaş da olsa, Suriye toparlanıyor.
Bir yıl bize gösterdi ki, Devrim'in önündeki en büyük ve en öncelikli sorun İsrail. Dünyanın en büyük ve en kanlı terör örgütü olan İsrail, sahilde Nusayri azınlığı, güneyde Dürzi azınlığı kışkırtarak, kuzey batıda PKK/PYD terörünü himaye ederek, sınırında bölünmüş, istikrarsız, zayıf bir Suriye'nin oluşması için yoğun faaliyet içinde. Şam'ın önünde öncelikle İsrail terörünü durdurmak, İsrail'in Suriye'yi bölme planlarını çıkarmak gibi önemli bir ajanda var. Türkiye'nin himayesinde inşallah bunu da başaracak.

4