"Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var"

2 yıldır devam eden soykırımın/varlık kırımın ardından Gazze'de ateşkes imzalandı.

Buruk bir sevinç içindeyiz.

Buruğuz: 70 bin insan öldü, 25 bini çocuk. Onlarca atom bombasına denk bomba kullanıldı. Gazze harabeye döndü. Ev, okul, hastane… Taş üstünde taş kalmadı. Dünya soykırımı izledi, Müslümanların elinden bir şey gelmedi. Gazze yapayalnız bırakıldı.Sevinçliyiz: Gazzeliler nefes alacak, en azından kitlesel cinayet duracak. Bebekler mamaya, çocuklar ilaca, aylardır açlıkla mücadele eden insanlar gıdaya kavuşacak. Gazzeliler Gazze'de kalacak. Teröristler çekilecek. Belki bir müddet belki kalıcı olarak silahlar susacak. Gazze halkının, özellikle de çocukların, ateşkesin duyurulmasıyla birlikte sokaklara çıkıp sevinmeleri bir nebze olsun içimizi ısıtıyor.

Şahsen, Filistin direnişiyle tanışmam, 1982'de Beyrut'ta, 3 bin Filistinlinin hayatını kaybettiği Sabra Şatilla katliamıyla olmuştu.

Sabra Şatilla ilk değildi; son da olmadı. 1948'de Deyr Yasin katliamında 250 Filistinli öldürüldü. Yine 1948'de Ebu Şuşa'da 100, Tantura'da 200, Lidda'da 400, Devayima'da 455 Filistinli katledildi. 1953'de Kibya'da 69, 1956'da Kefr Kasım'da 49, Han Yunus'ta 400 Filistinli hayatını kaybetti. Her bir katliamda köylülere işkence yapıldı, kadınlara tecavüz edildi.

Sabra Şatilla'dan sonra 1990'da El Aksa katliamında 17, 1994 İbrahim Mescidi katliamında 29, 2002 Cenin Kampı katliamında 54, 2008-2009 Gazze katliamında 1.500, 2012'de yine Gazze'de 165, 2014 Gazze savaşında 2.200, 2018-2019'da 223, 2021 El Aksa baskınında 260 Filistinli şehit edildi.

Bütün bu katliamlarda on binlerce kişi yaralandı, binlercesi sakat kaldı. Siyonistler bir yandan da Filistin topraklarını adım adım işgal etti. Bugün sayısı 6 milyon olan Filistinli Filistin sınırları dışında, çoğunlukla da kamplarda yaşam mücadelesi veriyor. Kalanlar ise işgal, gasp, ayrımcılık, her çeşit hukuksuzluk karşısında direniyor, ayakta kalmaya çalışıyor.

Dün Mısır'da imzalanan ateşkes antlaşmasını bu kısa ve kanlı tarih içinde okumakta fayda var: Hamas'ın 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu durup dururken yapılmadı. Terörist İsrail soykırıma 7 Ekim sonrasında başlamadı. Gazze soykırımı ilk değildi, son da olmayacak; ne yazık ki, ateşkes de ilk değildi ve son olmayacak.

"Hamas direndi ve zafer kazandı" dediğimizde bir grup kötümser, karamsar kimseler konforlu ve güvenlikli alanlarından "ama 70 bin kişi öldü", "ama Gazze yıkıldı", "ba'de harab-ül Gazze", "Pirus zaferi" gibi beylik cümleleri sıralıyorlar. El Fetih örgütü Batı Şeria'da "uslu duruyor" da Filistinliler orada güven ve refah içinde mi yaşıyor

En başından itibaren Gazze'deki savaşın bir kuşatma savaşı olduğunu vurguluyoruz: Ya teslim olur yavaş yavaş ölürsünüz, ya da direnir, can verir ama izzet ve şerefinizle ayakta kalırsınız. Hamas ikincisini tercih etti. Bütün ölüm ve yıkıma rağmen, dünyanın en modern, en ölümcül silahlarını kullanan, dünyanın yarısının açıktan desteklediği, kalan yarısının suskunlukla onay verdiği bir terör örgütüne karşı direndi, o örgütü durdurdu, geri çekilmeye zorladı. Bu elbette zaferdir, elbette başarıdır.