Galatasaray için kırılma noktası kupadaki Fenerbahçe maçıydı.
O günden sonra oyununda hem göze hem de istatistiklere yansıyan bir çıkış yaşayan Sarı-Kırmızılılar, dün de Konyaspor maçında bıraktıkları yerden devam ettiler.
Oyunun baştan sona hakimiydiler. Üstelik karşılarında kupa hedefi olan ve Recep Uçar gibi bu tarz maçlara iyi hazırlanan bir hocası olan Konyaspor vardı.
Hafta sonu bir başka Yeşil-Beyazlı takım Galatasaray karşısında savunma yaparak sonuca gitmeyi planlamış ama olmamıştı.
Bu kez Recep Hoca'nın planı umutsuz bir ön alan baskısıydı. Umutsuz diyorum... Çünkü Galatasaray özellikle son dönemde topla çıkarken inanılmaz sakin kalabiliyor.
Lemina'nın katkısı, Torreira'nın enerjisi ve tabii ki Davinson'un defanstaki liderliği sayesinde baskıları sönümlendirirken zorlanmıyor.
Ayrıca bu maç özelinde Muslera'dan daha iyi pas ayağına sahip bir kalecisi vardı. Dolayısıyla Konyaspor'un öndeki baskısı, hem gereksiz enerji kaybına hem de Sallai, Frankowski, Osimhen gibi çabuk ivmelenen oyunculara sahip Galatasaray için bulunmaz bir fırsata dönüştü.
Mertens'in oyun zekası ve Yunus'un içeri katedeceği geniş boşluklar bulması da cabası oldu.
Torreira Bodrum maçında olduğu gibi yine sahanın en çalışkanıydı ve yine ceza sahasına yakın oynadığında ne kadar etkili olacağını kanıtlar bir gol attı.