İstanbul dışındaki son lig deplasmanına ağustosta çıkmıştı Galatasaray... İkincisi dündü ve rakip 8 maçtan sadece ikisini kazanan, onları da evinde alan Antalya'ydı. Okan Buruk milli arasında verdiği tüm röportajlarda ikili forvet oynatma niyetini açıkça dile getirince beklenti Osimhen ile Icardi'nin aynı anda sahada olacağı üzerineydi.
Ancak beklenen olmadı... Anlaşılır nedenleri var gibi... Bir kere riskli bir deplasmandı Antalya, ikincisi Beşiktaş derbisi öncesi alınacak herhangi bir puan kaybının bütün haftaya yayılacak olumsuz sonuçları olurdu. Maça dönelim... Galatasaray, Icardi'nin tek forvet olduğu, Barış Alper'in yerine yeni transfer Sallai'nin yazıldığı bir dizilişle sahadaydı.
Antalyaspor'un açık oyunu, Galatasaray'ın klasik planı için bulunmaz fırsattı ve ilk dakikalardan itibaren kendi oyununu rakibine kabul ettirme fırsatı buldu. Yunus Akgün özellikle ilk yarı performansıyla göz kamaştıran isimdi. Soldan, sıklıkla içeri kat ederken hem takımının orta sahada sayısal olarak daha da fazlalaşmasını sağladı, hem de rakibin savunma dengesini alt üst etti.
Galatasaray 45 dakikada 25 kez rakip ceza sahasına girerken, çok sayıda pozisyonu cömertçe harcadı. Maçın fişi daha ilk yarı tamamlanmadan çekilebilirdi. Takım soyunma odasına giderken Galatasaraylıların maçla ilgili hiçbir endişesi yoktu. İkinci yarının başında Yunus'un asistini ikinci kez ağlarla buluşturan Icardi bu rahatlığı daha da perçinledi.

135