Ve sezon başladı!

Takım üzerindeki kara bulutları dağıtan bir maç oldu, deyim yerindeyse Galatasaray için lig yeni başladı.

Zira kayıpsız starta rağmen ne futbol, ne mücadele, ne takımın arzusu kimseyi tatmin etmemişti. Beklenti milli aranın bu sıkıntılara ilaç olmasıydı. Ve beklendiği gibi Galatasaray, her anlamda güçlü bir şekilde sahadaydı.

Öncelikle transfer döneminin yarattığı saçma gerginliği üzerinden atmış taraftar takımını bağrına basmıştı. Osimhen'li, Jakobs'lu yeni kadro heyecanı da artırmış, bu heyecan ilk dakikadan itibaren geçen yılın prime dönemini hatırlatan yıldırıcı bir ön alan baskısına dönüşmüştü. Gözler elbette yeni transferlerdeydi...

Uzun zamandır atletik bir forvete hasret kalan Galatasaray taraftarı, Icardi'nin yokluğunda Osimhen ile çölde vaha bulmuş gibiydi. Nijeryalı yıldız, sanki yıllardır bu takımın parçasıymış gibi rahattı, ön alanda pres de yaptı, bek de kovaladı, kornerlerden top da çıkardı, asist de yaptı.

Her golden sonra yaşadığı sevinç hem profesyonelliğinin hem de takımı ne kadar sahiplendiğinin göstergesiydi. Osimhen'li Galatasaray'ın bu sene çok farklı olacağını daha ilk maçtan gösterdi. Diğer yeni isim Ismail Jakobs'tu.

Deneme tahtasına dönen takımın sol tarafı ilk kez savunma özellikleri yüksek, fizikli, fizikli olduğu kadar da çevik bir isme emanet edilmiş gözüküyor. Yani ceza sahasında dönerek önüne top alıp şut da çekti, çok kritik toplar da kesti.

Galatasaray 3-5-2 oynar mı diyenlere 'neden olmasın' der gibiydi! Ve Galatasaray taraftarının abartmayı unuttuğu Gabriel Sara... İnanılmaz bir oyun zekası var ve her iki ayağına da çok hakim. 2 asist 1 gol ile maçı tamamlayan Sara, açık ara maçın yıldızıydı. Torreira ile savunma zaafiyeti yaratıyor eleştirilerini de performansıyla boşa çıkardı.