Şampiyon diyeceksiniz

5 puanlık fark sonrası kritik olmaktan çok sırasının savılması gereken bir maça dönüşmüştü Trabzon deplasmanı... Alınacak bir puanın bile "Şampi..." yazdırmak için yeterli olacağı derbide ilk dakikalar birbirlerini tartan iki takımın mücadelesi şeklinde geçti.

Galatasaray; Bodrum, Sivas, Eyüp, Konya maçlarının aksine oyun gücünü rölantiye almış gibiydi.

Asıl hedefi kupa olan ev sahibi ekip ise bir o kadar garanticiydi. Bordo-Mavililer topu rakibine bırakarak, rakip alanda kalabalık kalıp Galatasaray'ın rahat top yapmasını engellemeyi planlamıştı. Ki maçın ilk çeyreğinde bu konuda başarılı oldular.

Muslera bol bol uzun oynayarak topu Osimhen ve Barış Alper ile buluşturmaya çalıştı. Çoğu topu Trabzonspor toplarken, Barış Alper de aldıklarını basit hatalarla ezdi.

Barış kadar diğer kanattaki Yunus Akgün ile 10 numara pozisyonunda oynayan Sara'nın etkisiz oyunu başta söylediğim rölanti futbolun sahadaki yansımalarıydı.

Galatasaray'ın oyundaki zaafı Trabzonspor'un ilk yarının sonuna doğru daha cesaretlenmesine ve peş peşe ataklar yapmasına neden oldu. Defans konsantrasyonunun bozulduğu bir anda Muslera sahneye çıktı ve önce Visca'nın şutunu engelledi, ardından Mendy'nin boş kaleye yuvarladığı topu çizgiden çıkararak takımını ipten aldı.

İkinci yarı, sahada daha silkelenmiş ve sonuca gitmeye odaklanmış bir Galatasaray vardı. Baskılı oyun sağlı sollu kornerlere, ceza sahası etrafında serbest vuruşlara, direkten dönen toplara dönüştü. Sarı-Kırmızılılar ikinci yarı 22 kez rakip ceza sahasına girdi, kaleye 15 şut gönderip 7'sinde isabet bulurken, Trabzonspor ikinci yarı isabetli şut çekmeyi başaramadı.