Son Hollanda deplasmanında sadece 3 puan ve ilk 8 hakkını değil, Osimhen, Torreira, Davinson gibi takım omurgasının en kritik isimlerini kaybetmişti Galatasaray.

Okan Buruk, yine bir Hollanda deplasmanı öncesi güncellediği UEFA listesine Lemina'yı yazmayarak Torreira'nın yokluğunun telafi edilebileceği mesajını vermişti.

Ama dün 'Atom Karınca'sız, hele de Alkmaar gibi atletik ve genç bir takıma karşı ne kadar sıkıntı yaşanırsa hepsini yaşadı Galatasaray. Zaten defans 3'lüsünde Abdülkerim, Cuesta ve Berkan'ı yazmak başlı başına büyük riskti.

Berkan, sol stoperde Poku gibi atletik bir isimi karşılamakta, topu çıkarmakta o kadar çaresiz kaldı ki, önündeki Jelert'in tüm iyi niyetli mücadelesi bile o kanadın yalpalamasının önüne geçemedi.

Kaan Ayhan'ın çok erken sarı kart görmesi, Sara'nın yalnızlığı, Mertens'in bir türlü oyuna girememesi ilk yarıda Galatasaray'ın ciddi baskı yemesine neden oldu. Eksiklere ve handikaplara rağmen önde basmaya devam etmeleri de hızlı geçiş yemelerine yol açtı.

Yani biri frikik, diğeri penaltıdan olmasına rağmen skorun ilk yarı açılmaması mucizeydi ve bu mucizede Abdülkerim ile Cuesta başroldeydi. Galatasaray adına gecenin en güzel anı Morata'nın ceza sahasına taşıdığı top ve devamında Sallai'nin 90'a gönderdiği füzeydi.

Okan Buruk daha ilk yarı bitmeden kötü gidişata çare bulmak için 3'lü dizilişten vazgeçti ve Kaan'ı Abdülkerim'in yanına stoper tandemi olarak çekti. Artık sağ bekte Cuesta, sol bekte Jelert, Sara'nın yanında ise Berkan vardı.