Süper Lig'de 19 maçtır kaybetmiyorsun, Devler Ligi'nde 9 puan toplamışsın, tarafl ı tarafsızın ilk yorumu "Bu takım zor yenilir" oluyor... Ve sen bu özgüvenle ligin 'en çerez maçı' olarak gördüğün Kocaelispor deplasmanına sistemini de değiştirerek çift forvet çıkıyorsun. Aslında kabul edilebilir bir tercih...
Elinde iki tane iyi golcün varsa ve her fırsatta 'çift forvet de oynayacağız' diyorsan, bu maçta oynatmayacaksın da ne zaman oynatacaksın! Ancak futbol sadece senin doğrularınla oynanmıyor ve oynanmadan hiçbir maçın garantisi yok.
Aynı zamanda son haftalarda oyununu gözle görülür şekilde geliştiren Kocaelispor için bir meydan okuma maçı... Bir kere Selçuk İnan, Galatasaray'a çok iyi hazırlanmış, maç başlamadan önce "Çift forvet bekliyorduk, ona göre çalıştık" diyerek iddiasını da dile getirmişti zaten.
İlk düdükten sonra da adam adama rakibine basan, kora kor mücadele eden bir Kocaelispor vardı sahada. Örneğin Ahmet Oğuz, son haftaların tartışılan ismi Barış Alper'in gölgesi gibiydi ve fizik üstünlüğünü ortaya koymasına bir an olsun izin vermedi.
Ya da Smolcic adeta Osimhen'e yapışık oynadı. Barış'ın etkisizliğinin ortaya çıkmasıyla Galatasaray'ın atak yönü sağa kaydı ama bu kez de Sane'nin hareketliliği son toplarda fiyaskoya dönüştü. Icardi'nin derinde konumlanması beklenen etkiyi veremezken, top ne set oyununda, ne geçişlerde gol silahı Osimhen'e bir türlü ulaştırılamadı.
Maç sıkıntılıydı, ekran başında izleyen Galatasaraylılar muhtemelen 'İlk devre bari böyle bitsin, ikinci yarı değişiklikler imdada yetişir' diye düşünürken Kocaelispor'un golü geldi. Soyunma odasına beraberlikle gitmek ile mağlup gitmek arasında dağlar kadar fark vardı.

70