Jacobs'un yokluğunda sol bekte kim olacak derken, Okan Buruk ilk sürprizini sahaya sürdüğü 11'de yaptı. Osimhen'in transfer olduğu günden beri 3-5-2 oynayacağını söylüyordu ama o günün dün olacağını kimse tahmin etmemişti. Maçtan önce Elfsborg hocası, "Galatasaray için özel bir taktikle sahada olacağız" diyordu...
Oysa bugüne kadar ana taktikleri topu rakibe verme, fizik gücünü kullanarak hızlı atağa çıkma üzerine kuruluydu. Yakaladıkları başarı ise hücum aksiyonlarını gole çevirmede yüzde 60'lık bir orana ulaşmalarından geliyordu.
Slovak hakemin başlama vuruşuyla birlikte hocalarının bahsettiği o 'özel taktik'in gereği olacak ki, Galatasaray'a direkt kendi sahasında baskı yapmaya başladılar. 3'lü savunma ile oyuna başlayan Sarı kırmızılılar açısından bu baskı ciddi riskler barındırıyordu ancak Sara, Torreira ve Davinson'un aldıkları ekstra sorumlulukla bu tehlikeleri bertaraf etmesini bildi.
Aslında rakibin önde oynaması, orta alanda Galatasaray'ın kullanacağı geniş alanlar oluşması için fırsattı. Özellikle ilk yarı Sarı-Kırmızılılar bu alanları çok iyi kullandı. Icardi o kadar efektif oynadı ki... Orta sahaya kadar gelerek rakip defansın çıkmasını sağladı, yeri geldi defanstan top çıkardı, yeri geldi oyun kurdu...
İki müthiş kafa vuruşu biraz da kalecinin şansıyla ağlarla buluşmadı ama 28. dakikada perdeyi açan isim de o oldu. Maçın bence şapka çıkarılacak ismi Sara'ydı... Takımın oyuna dair tüm pozitif aksiyonlarının içinde o var. Pasları adeta akıllı füze gibi... Nereye gideceğini, kiminle buluşacağını biliyor. Attığı öldürücü paslarıyla ilk yarıdaki 3 golde de doğrudan katkısı vardı Sara'nın.

101