Ligin gidişatını doğrudan etkileyecek bir derbiydi. Bir yanda son haftalarda oyun gücündeki düşüş nedeniyle sahasındaki maça favori çıkamayan Galatasaray, diğer yanda ilk maçtaki 3-1'e karşı mutlak avantaj kovalaması gereken Fenerbahçe.
Ancak her iki takım da 'ligin boyu daha uzun' dercesine dengeli bir futbolla sahadaydı. Aslında iki hocanın da çıkardığı 11 nasıl bir maç izleyeceğimizin ipuçlarını barındırıyordu.
Okan Buruk, 4'lü savunmaya dönmüş, Lemina ve Torreira'nın önüne Sara'yı atmış, stoper ikilisini nispeten uzun olan Davinson ve Abdülkerim ile kurmuştu. Amaç orta sahadaki hakimiyeti ele geçirmekti.
Mourinho ise son haftalardaki Amrabat tercihinden vazgeçerek, sağlam bir defans hattı kumuş, kanatların içe kat ederek orta sahayı kalabalık tutmanın planını yapmıştı.
İlk hedef gol atmak değil, gol yememek olunca da ilk 45 dakika yağlı güreş meydanlarının peşrev faslından öte geçmedi.
O kadar ki bu bölüm, son 10 yılın isabetli şuta, kornere ve ofsayta sahne olmayan ilk Süper Lig maçı oldu. İkinci yarıya Galatasaray nispeten daha iyi başladı ancak 60'tan sonra Fenerbahçe oyunda dengeyi kurdu.
Bunda Sarı Kırmızılı takımın orta sahasının fiziksel gücündeki düşüşün büyük etkisi vardı. Hal böyle olunca Sarı Lacivertliler, daha fazla rakip kalede gözükmeye başladı.
Mourinho'nun Djiku ve Ambarat hamlesine Okan Buruk dakikalar sonra Yunus ve Mertens değişiklikleriyle karşılık verdi.
Sahanın takımı adına en iyilerinden olan Eren'in çıkmasının ardından Galatasaray 3'lü savunmaya dönerken maç orta sahaların düştüğü, topun gidip geldiği bir maça dönüştü.

 
									 
								 114
									114