Avrupa hedefi yolunda yelkenlerini dolduran Galatasaray, üst üste 4. şampiyonluk hedefi nin en kritik maçlarından biri için sahadaydı. İlkay ve Torreira gibi iki önemli silahtan yoksunken rakibin Göztepe gibi ligin kalburüstü takımlarından biri olması başlı başına stres kaynağıydı.
Taraftar pazar günü 17'de başlayacak maç için tribünleri tıklım tıklım doldururken, Okan Buruk maç öncesi 'gündüz' oynamanın konsantrasyonları üzerindeki olumsuz etkisinden yakınıyordu.
Devamında Göztepe maça o kadar baş döndürücü bir hızla başladı ki yaşanan stresin ne kadar haklı olduğu daha ilk dakikalarda kanıtlanmış oldu.
Önde Davinson ve Abdülkerim'e yapılan etkili baskılara, orta sahada Torreira'nın yokluğu da eklenince Göztepe'nin kontra topta bulduğu gol kaçınılmaz oldu.
Ancak Galatasaray Şampiyonlar Ligi dönüşü olmasına rağmen oldukça istekli ve disiplinliydi.
Lemina ve Sara'nın orta sahada vites yükseltmesi, Sallai-Sane kanadının makine gibi çalışması, Osimhen'in takımı sürekli diri tutan hırsı ve Yunus'un 10 numara konusunda gelişen meziyetleri dengenin kısa sürede sağlanmasını sağladı.
Zaten Osimhen'in beraberlik golü de 19'uncu dakikada geldi. Burada ikinci yarı oyundan alınan Barış Alper'e özellikle bir parantez açmak isterim... Bodo maçında çıkarken küçük bir grup tarafından da olsa ıslıklanan Barış, uzun bir aradan sonra ilk kez futbola dair bir yaşam belirtisi verdi.
Oldukça hırslıydı, ilk haftalarda olduğu gibi mücadeleden kaçınmadı ve yeri geldiğinde rakibini çizgiye kadar takip savunmadan top çıkardı. Barış, esen soğuk rüzgarların ancak böyle oynarsa dineceğini bilmeli ve bu konuda ısrarcı olmalı.

24