CİMBOM'UN DAYI'SI VAR

Galatasaray son maçlarında pek tat vermiyordu, hal böyle olunca da geniş rotasyonlu bir kupa maçında nasıl performans göstereceği merak konusuydu.

Okan Buruk; Kaan Ayhan'dan sonra ikinci 'sviçre çakısı' muamelesi çektiği Barış Alper Yılmaz'ı sağ beke yazmış, iki genç oyuncudan Eyüp'e orta sahayı, Kazımcan'a da sol beki emanet etmişti.

Açıkçası esame listesi açıklandığı andan itibaren kişisel olarak Kerem Demirbay-Eyüp ikilisinin nasıl bir performans göstereceğine fokuslandım. Ve Kerem Demirbay 'madem öyle, izle o zaman' dercesine ekstra bir oyunla sahadaydı.

Sezonun başında aksayan, kafalarda soru işaretleri yaratan Demirbay, Karagümrük maçından itibaren yükselen bir grafikle takım oyununa doğrudan katkı veriyor. Dün de sorumluluk almaktan saniye tereddüt etmedi... Topu tuttu, takımını ileri taşıdı, atakları yönlendirdi ve karşılığını da 3 asist yaparak aldı. Ayrıca Galatasaray zayıf yönlerinden biri olan duran toplar konusunda ne kadar yetenekli olduğunu gösterdi. Oyunda kaldığı süre boyunca takımın her anlamda 'Dayı'sıydı

BEKTE BARIŞ FORVETTE BARIŞ!

Gecenin dikkat çeken ikinci ismi ise 'İsviçre çakısı' Barış Alper'di... Son iki maçta sol bek, forvet, sağ açık ve sağ bek oynayan Barış Alper mücadelesiyle göz kamaştırdı. Kuşkusuz bir hücum oyuncusunun beke evrilmesi beraberinde ciddi handikapları da getirir. O handikaplardan en önemlisi 'sakınmama' sorunu... Savunan adam önce sakınmayı öğrenir. Barış Alper, sakınamadığı için maçın başında anlamsız bir sarı kart gördü ve yine sakınamadığı için bomboş pozisyonda topu kendi kalesine gönderdi. İyi niyetinden, arzusundan, fizik gücünden hiç şüphe yok, ancak Barış Alper, ismi kaleye yazılmadan 'Hocam benden buraya kadar' itirazını yapabilmeli!