Rakip, belki de Avrupa Ligi'ndeki en zayıf takım Rigas'tı. Hem futbol olarak hem isim olarak bize çok uzaklardı ama 'sempatiden' mi, 'konsantrasyondan' mı bilinmez, kuraların çekildiği günden beri sosyal medya kapağının görseli Galatasaray'dı...
Bu sezon oynadığı tüm Avrupa mücadelelerinin aksine maçı sentetik sahadan çim sahaya aldılar, taraftarlarını maça davet ederken Osimhen'in gollerini paylaşıp, "Perşembe rakibimiz, çitin arkasında" mesajı paylaştılar...
Mücadeleden önce Romanya ekibi RCSB'den 4 yedikleri ilk Avrupa Ligi maçı dahil bir iki maçını izleme fırsatı buldum...
Baltık ülkelerinin klasik futbol anlayışı ile katı savunma ve fizik gücü üzerine kurgulanmış bir ekip vardı o mücadelelerde. Defansta 6 olmasa da 5 kişiyle savunma yapan, ileri çıktıklarında geri dönmekte zorlanan, ön alan baskısı yediklerinde elleri ayaklarına dolanan ve savunma hattı sık sık çizgi halinde yakalanan bir ekip! Okan Hoca, benim birkaç özet izleyerek gördüklerimin çok daha fazlasını analizlerinde görmüş olmalıydı ki, takımı bu zaafları kullanmaya yönelik bir anlayışla sahaya çıkardı.
Top Galatasaray'daydı, rakip yaslanmış, presi kırdığında yakalayacağı kontranın pususuna yatmıştı. Ancak Sarı-Kırmızılılar o kadar ağır oynuyordu ki, geçen her dakika beraberinde yarattığı panik ile rakibe avantaja dönüyordu. 2-0'lık skora ulaştıktan hemen sonra gelen gol, Galatasaray'da paniği daha da hissedilir hale getirdi.

152