Beş gollük konsantrasyon

Beş puanlık farka rağmen 'Konsantrasyon' sloganından taviz vermeyen Galatasaray dün konsantrasyona en çok ihtiyaç duyduğu maçlarından birini oynadı. Karşılarında, hedefi olan ve gerçekten hedefini dert eden bir takım vardı...

Arda Turan'ın öğrencileri 'rakip şampiyonluk adayı', 'savunayım', 'bekleyeyim' demeden başlama vuruşuyla birlikte kendi oyun planlarıyla sahadaydı.

Özellikle maçın başında Sarı-Kırmızılılar'ın defanstan oyun kurmasını önlemek için ciddi bir ön alan baskısı oluşturdular, blok aralarını olabildiğince daraltarak uzun toplarda ikinci topu almayı hedeflediler...

Tabii bunu yaparken defans hattında geniş boşluklar bıraktılar, ki bu da Galatasaray için bulunmaz bir nimete dönüştü. Galatasaray'ın golü bulmasının ardından da devam eden bu anlayış, skor dezavantajıyla birlikte 'ölümcül bir hata'ya dönüştü.

Osimhen ve Torreira'nın liderlik yaptığı, Sallai'nin oyun gücü ve enerjisiyle ateşlediği, Lemina'nın ekstra yürek koyduğu takım, maçı koparma konusunda zorlanmadı.

İlk yarı Sarı-Kırmızılılar adına sırıtan tek isim Frankowski'ydi. Geldiği günden beri bir türlü bekleneni veremeyen Frankowski, neredeyse her topu ezdi, Beşiktaş maçında takımını 10 kişi bıraktığı pozisyonun benzerinde sarı kart gördü ve ardından ikinci sarıyı görmekten son anda vazgeçti!

Okan Buruk, takım oyununda zaafa neden olan Polonyalı oyuncuyu ikinci yarı yedek kulübesine çekerken, yerine can simidi Kaan Ayhan'ı attı. Solda Eren Elmalı, sağda Kaan ve ortada Davinson, Eyüpspor'un hızlı oyuncuları Thiam, Emre Mor ve Ampem'i adeta ablukaya alarak bir silaha dönüşmelerini engelledi.