Kuşku da vardı, coşku da… Goller, beceriler, hatalar vardı. Hepsinde yürekler yerinden hopladı. Beşiktaş-Gaziantep FK maçı, haftanın heyecan ve telaş gösterilerinden biri olarak alkışlandı. Skora bakmadan durum 2-2 iken yazalım: İki takıma da treşekkürler. Oyuncuların tümüne alkışlar! Sahi maçın kenardaki patronlarına da bakmamız gerekiyor.
Sergen Yalçın, göreve geldiğinden beri yoğun sorunlarla uğraştı. Rafa Silva, diyelim yeter. Portekizli oyuncu, yarattığı huzursuzluk ve kopuklukla kariyerini arızaya uğrattı, Beşiktaş'ın beklenmedik puan kayıplarında da yokluğuyla önemli rol oynadığını düşünüyoruz.
Beşiktaş zirve yarışında rahatça yer bulacakken, bilinen nedenlerle geride kaldı. Dünkü maça bakarsak… O dağınık hal ortadan kalkmış gibi. Maçın akışında hatalar ve beceriler elbette eleştirilebilir. Ama Beşiktaş kazanmak için kartallar gibi savaştı. Taraftarını da ayağa kaldırarak maça ortak etti.
Burak Yılmaz, Beşiktaş'taki kısa mesaisinden sonra görevi bırakırken önemli bir karar almıştı: Artık yardımcı antrenör değil, doğrudan teknik direktör olarak çalışacaktı. Kayserispor dahil, uğradığı her kulüpte felsefesini, taktik anlayışını ve futbol vizyonunu kabul ettirdi. Gaziantep FK'daki karnesi ise yıldızlı pekiyilerle dolu. Futbolculuk kariyerinden sonra bir Burak Hoca efsanesinin de başladığını söyleyebiliriz. Yolu açık olsun.
Gaziantep attığı gollerde Beşiktaş'a oranla daha boş alanlar yarattı, çabukluğunun ödülünü aldı. Golcü Mohammed Bayo ile emektar usta Maxim de takımın patronlarıydı. Ancak konuk takımın en iyisi olarak 11 kurtarışla skor tabelasını adeta donduran kaleci Zafer Görgen'i -yediği ilk goldeki hatasına rağmen- günün kahramanı olarak selamlamalıyız.

13