Okan Buruk, kariyerine saygı duyduğum spor insanıdır. Yıllar önce Trabzonsporlu Soner'in, hem de Erman Toroğlu'nun yönettiği maçta, bacağını kırması, başına gelen en talihsiz olaylardan biridir. Kontrolsuz bir kazadır. Genç yaşta formasından uzak kalmış, tedavi ve hazırlık disipliniyle erken sayılacak bir sürede oyuna dönmüştür.
Okan Buruk'un unutamadığı travmalardan biri o "kontrolsuz kaza" olabilir. O nedenle Pazartesi derbisinde sertlikten yakınması, "kontrolsuz" ama doğal bir tepkidir. Bu doğal tepkiyi Okan Hoca'nın kontrol altına alması, açıklamalarını daha sakin ve saygılı bir dille seslendirmesini beklerdim.
Okan Hoca, yayıncı kuruluşa verdiği demeçte, öncelikle maçla ilgili yorumlarını bizden esirgemiştir. Düşüncesini ve eleştirilerini almak kamuoyunun da tribünlerdeki taraftarların da doğal hakkıdır. Hocamız ne yaptı "Canımızı zor kurtardık. Unutulmasın biz de Galatasaray'ız" dedi.
Kazımcan'ın sol gözüne sorumsuz ve insafsızca atılan çakmak tam anlamıyla rezillik örneğidir. Yapanın yanına kar kalmamalıdır. Skriniar'ın Sara'nın ayağına basması da kırmızı kartı akla getiren sert bir harekettir. Okan Hoca bunları anlatırken Yasin Kol'la ilgili tepkilerinde de çok sertti.
Uzatmayalım… Okan Hocam ne demek istediğimi anlıyor. Eleştiriye karşı hoş görülü olduğunu biliyorum. Beklenenin üzerinde başarı göstererek kimseye sığınmadan "kendi kozasını" ören Buruk'a güzel örneklerle sabır ve sükunet öneririm.
SPOR YAPAN ÇOCUK
Prof.Dr. Bülent Bayraktar dostum, bir mesaj attı… Çocuk ve spor konusundaki çalışmalarından sonra yepyeni tezler ve yöntemler öneriyor:
"Spor, her şeyden önce, depresyon (çökkünlük) ve anksiyete (kaygı) için reçetedir. Çocuklarımızın panzehiri spordur. Araştırmalar, şınav ve barfiks gibi vücut ağırlığıyla yapılan direnç antrenmanlarının depresif belirtiler ve düşük özgüvenle mücadelede etkili olduğunu gösterir. Çocuğa somut bir ustalaşma hissi verir." "- Bir çocuk sürekli azarlayan bir antrenörün, saha kenarında bağıran bir ebeveynin, yetenekli olmadığı için dışlanan bir takımın içindeyse karakterini inşa edemez. Çocuk, hata yapmaktan korkmayan, kazanmaktan çok öğrenmeyi, rakibi ezmeyi değil, saygı duymayı teşvik eden bir ortamdaysa... İşte o zaman spor mucizeye dönüşür."
TFF Sağlık Kurulu Başkan yardımcısı Bayraktar'ın "kemik bankası" ve "CEO" başlıklı tezleri de var. Onları da gelecek hafta yazacağız.

10