Melekler, çiçekler, bebekler

Hayır, asla pes etmediler. Teslim olmadılar. Bilgili, yetenekli, çalışkan ve eşsiz bir adanmışlıkla mayalanmış emeklerini özlemle beklenen altın gurur madalyalarına dönüştürüp, Avrupa Şampiyonluğu Kupası'nı Cumhuriyetimizin 100.yılına armağan ettiler.
Mutluluktan, gururdan, övünçten ve sevinçten hepimize dünyalar kadar değerli çiçekler sundular.
Çiçekler mi, yoksa bebekler mi
Çünkü biliyorum Dün gece yarısından itibaren bu ülkenin 81 ilinde doğan kız çocuklarının adı Melisa olacak, Eda olacak. Kulaklarına uhrevi heyecanlarla Hande, Ebrar, Gizem, Elif, Cansu, İlkin, Zehra, Kübra, Aslı, Simge, isimleri okunacak.
Hayır, hiç kimse bu şampiyonluğa yan gözle bakmasın. Kaçırdığımız servisler blokta dışarı düşürdüğümüz toplar ve Boskoviç gibi başımıza dert açan rakiplerle 5 set boyunca yandık, bittik kül olduk ama
Küllerimizden yeniden doğduk
Bakın setlere Sırbistan gibi Avrupa Şampiyonluğu'na abone olmuş çok büyük ve güçlü rakibe karşı kendi sıkıntılarımızın, yanlışlarımızın bedelini ödedik. O tükenmez enerjiyle, sabırla, akılla, inanılmaz kararlılık ve zafer tutkusuyla her defasında geri dönüp meydan okuduk.
Türk kadınının 100 yıl önce cephelerde kazandığı zaferleri, 100 yıl sonra hayatın her alanında mücadele ederek kutlayan, spor salonlarında da Tarkan'a "DO-YA-MA-DIK" şarkılarını söyleten şampiyonlukla taçlandıran bu evlatların her birine sevgi, saygı ve minnet borcumuz var.