Kusura bakma Luce

Bu eşleşmeler çok sıkıntılı... Dinamo Kiev ve Lucescu neredeyse her köşeden her defasında karşımıza çıkıyor. Yollar kesişiyor. Dün de hem Beşiktaş'tan hem milli takımdan yolları geçen iki hoca Lucescu ile Şenol Güneş karşı karşıya geldi. İkisine de saygılar. Ama oyunu sorarsanız... Tatsız ve buruk bir oyuna karşılık, neşeli ve mutlu bir skorla bitirdik maçı. Bu eşleşme yine de netameli, her an kazaya uğrayıp play-off otobüsünden inme olasılığı var. Beşiktaş şansıyla, gayretiyle, emeğiyle bulduğu gollerden sonra yeniden kolay goller yiyip sıkıntıya düştü ama hepsini de atlatmasını bildi. Dinamo Kiev her şeye rağmen atletik bir takım. Savaş ortamında Romanya'ya yerleşip oyuna ve mücadeleye devam etmeleri takdir edilmeli. Ancak bu takım karşımıza dikildiğinde bazen can sıkıcı durumlar yaşıyoruz, dün olduğu gibi. İngiliz hakem uzun süren VAR incelemesinden sonra penaltıya hükmediyor ve bundan önceki son penaltıyı kaçıran Aboubakar, bu defa stopsuz direkt vuruşla golü atıyor. Keyfimize diyecek yok. Ukrayna takımının atletik hamlelerle, çabuk oyunla kalemize yönelen baskılı oyununu 20. dakikadan itibaren dengelememiz çok güzel. Aboubakar, Muleka, Gedson ve Amir çok dikkatli ve etkili oynuyorlar. Orta alandan hücuma geçişler güzel. İlk yarıyı penaltıyla önde bitirmek takıma güç ve moral veriyor. Ancak 60. dakikada Shaparenko'nun attığı golü yememek gerekirdi. İyi oynayan Amartey ve Colley'in golcüye vurdurmamaları beklenirdi. Beraberlikten sonra 'golcü stoper'in (Colley) kornerden gelen topa öyle bir kafa vuruşu var ki, kameralar ancak yakaladı. Bir kaç dakika sonrasında bu defa da Voloshyn'e takıldık. Bireysel olarak oyunumuza şahsiyet kazandıran