Kuntz vazoyu kırdı

Futbolda A Milli Takımımız'ın EURO 2020'de hepimizi şoke eden, hayal kırıklığına uğratan başarısızlığı, Şenol Güneş'in istifasıyla yeni bir süreç başlattı.
Stefan Kuntz ve EURO 2024 süreci EURO 2024 için eleme grubunda Eskişehir'deki Ermenistan maçına kadar işler iyi gidiyordu. Ancak güç halle elde ettiğimiz "kötünün iyisi" beraberlik, Kuntz'un baştan beri yadırganan durumunu daha da yoğun biçimde tartışmamıza neden oldu.
Gözden kaçan bazı gerçekler var: Şenol Güneş'in istifasından sonra o günkü TFF yönetim kurulunda A Milli Takım'dan sorumlu üye Selim Soydan, görevini Hamit Altıntop'a devretti.
Altıntop, bilgili, yetkin, yakın dönemde futbolu bırakmış, günümüz oyuncularının da tanıdığı parlak bir yıldızdı. O da iyi bildiği Almanya'dan, yönetebileceğini umduğu, kendi boyuna göre birini seçti. Kuntz'un Milli Takım'daki kariyerini değerlendirirken bu durumu dikkate almak gerekiyordu. Yerli hocaların Altıntop'u üst düzey yönetici olarak ne kadar kabul edeceği tartışmalıydı. Altıntop boyuna göre seçtiği Kuntz'la iyi bir diyalog kurdu. Alman hocanın yardımcı antrenör ve kaleci antrenörü gibi tercihleri kolay kararlar oldu. Ancak Faroe Adaları karşısındaki yenilgi (26 Eylül 2020 1-2) sonrası Hamit Altıntop "masayı yumruklayarak" tuhaf açıklamalar yaptıktan sonra biraz perde gerisine çekilmenin daha doğru olacağına karar verdi. İkilinin arasındaki diyalog ve iş birliğinin ne durumdaolduğu da pek bilinmiyor. Altıntop, Milli Takım'la ilgili şöyle bir tutum almış durumda: "Bu iş bende, bırakın bildiğimiz gibi yönetelim!."
Tamam da sonuçlar da, oyun da umduğumuz gibi değil.
Bu yazıya Japonya maçından önce başladım. Sonrasında olaylar gelişti, araya girmek zorunda kaldım.
Japonlar bizi öylesine bir baskı altına aldılar ki zaman zaman bırakın top kullanmayı, topun kokusunu bile alamadık. Alternatif kadroyla başladığımız ilk yarıda çok aciz durumlara düştük. Bu oyun hepimizi sarstı. Maçtan sonraki basın toplantısında yaptığı açıklamalarla Kuntz, takımı ve futbolcuları karşısına alarak vazoyu kırdı.
Ermenistan beraberliğinden sonra üzerindeki baskıyı dağıtamadığı görüldü. Dahası futbolcuların yüzde yüz enerjiyle oynamadıkları, mücadele etmedikleri, kendilerini geliştirmediği konusunda beklenmeyen açıklamalar yaptı.
Keşke soyunma odasında ya da kampta yüz yüze konuşsaydı futbolcularıyla. Belki de bunu yaptı ama karşılığını alamayınca kontrolü kaybedip vazoyu kırdı. Çok önemli, travmatik bir durum bu Güven kaybı, iletişimin kopması, empatinin ortadan kalkması ve takım ruhunun zedelenmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Önce kalpler kırıldı Anlaşıldı, hoca ile futbolcuları birbirlerinden koptular. Bu dağınıklıkla yolun sonu göründü.. Almanya'daki finallere giden yol iyice daraldı.. Yazık oldu. Bu hikayede böyle bir sayfa olmamalıydı.

Dün Türk'tün, bugün yoksun
Basketbol Milli Takımının iki "devşirme" oyuncusu Anadolu Efesli Shane Larkin'le Fenerbahçeli Scottie Wilbekin, sakatlıkları nedeniyle çalışmalara katılmadıkları, maçlarda oynamadıkları için 5'er maç ceza aldılar. Bu kararla iki basketbolcu da kulüp takımlarında Türk statüsünü kaybettiler.
Bu cezanın "çok ağır" olduğunu düşünüyorum. Birincisi, iki oyuncunun da raporlarla doğrulanan tedavi süreçleri içinde oldukları, oynayacak durumda olmadıkları dikkate alınmamış. Kendilerine 5 maçtan menle birlikte 90'ar bin lira para cezası verilmiş. TBF iki oyuncunun iyi niyetini ve sorumlu davranışlarını görmemiş. Ayrıca hem Anadolu Efes Kulübü, hem de Fenerbahçe 500'er bin dolara yakın maddi zarara uğradıklarını belirtiyorlar. Anadolu Efes Başkanı Tuncay Özilhan'la Fenerbahçe Asbaşkanı Sertaç Komsuoğlu, bu oyunculara Türk statüsü nedeniyle fazladan ücret ödediklerini anlatıyorlar. Ayrıca maçlardaki yabancı sayısı 1 fazla vereceğinden takımlarının zarar göreceğini dile getiriyorlar. Tahkim Kurulu'nun önümüzdeki günlerde bu karara yapılan itirazları değerlendireceği bildiriliyor. Fenerbahçe Basketbol Şubesi'nden İlker Üçer, Wilbekin'in sakatlığı nedeniyle Euroleague'de final four şansını kaybettiklerini de anlatıyor. Tahkim'den "adil" bir karar bekleniyor.