Eurobasket 2025 finalinde açıp okumamız gereken çok değerli tarih sayfaları var. Burada yazacaklarım kuşkusuz ilk kez benden okuyacağınız gerçekler değil. Daha ayrıntılı bilenler de vardır. Genç kuşaklar ve duymayanlar bilsin diye yazıyorum.
Aydın Örs ve Ergin Ataman… Pazar günü oynanan büyük finalin iki kahramanı... Aydın Örs hocamız, Efes'de 1992'den 1998'e kadar Ergin Ataman'la birlikte çalıştı. Aydın Hoca alt yapının başındayken, Ergin Hoca da yardımcılığını yapıyordu. Sonraki değişimlerle A takımında görevi paylaştılar.
1996'da Koraç Kupası'nı kazandı Efes. Türkiye'nin basketbolda aldığı ilk uluslararası kupa. Aydın Örs Efes'le 5 Türkiye Ligi şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası kazandı. 1999'un ilk aylarında görevden ayrıldı. Daha önce kulüp değiştiren Ergin Ataman baş antrenörlüğe davet edildi.
Anadolu Efes olarak adını değiştiren kulüpte hayal ötesi başarılara imza attı Ataman. 6'şar kez Türkiye Ligi şampiyonluğu ve Türkiye Kupası kazandı. İki kez EuroLeague Kupası'nı alan hoca, geçen yıl da Panathinaikos'la aynı başarıyı gösterip taraftarların gönlünde taht kurdu.
"Dünya ve Olimpiyat madalyaları da gelir!"
Aydın Hoca ile konuştum. TBF Eğitim Dairesi Başkanı olarak antrenör eğitiminde görev alan Örs, Ergin Hoca'nın genç antrenörlere de ilham verdiğini söylüyor. Şunları da anlatıyor: "Maçı kazanmak, kupa ve madalyalar almak Ergin Hoca'nın değişmeyen tutkusudur. Dar rotasyonda elindeki oyuncuları çok iyi yönetti. Son dört dakikaya önde girdik. Orada yaptığımız yanlış tercihler ve atışlar, topu kaybetmemize ve Almanlar'ın öne geçmesine neden oldu. Yine de maç başına 101 sayı ile oynayan rakibi 88 sayıda tutmak önemlidir. 91 sayı ortalamasıyla oynayan takımımızın 83'de kalması ise son top kayıplarıyla açıklanabilir. Gümüş madalyayı kazanmak, finale uzanan yolda güçlü rakiplere karşı yenilmeden elde ettiği kazanımlar dikkate alındığında çok değerlidir. Ergin Hoca ve oyuncularının Dünya şampiyonaları ve olimpiyat oyunlarında da çok başarılı olacağına madalyalar kazanacağına inanıyorum."
Yakovos Bilek efsanesi
Yakovos Bilek 1917'de İzmir'de doğdu. Genç yaşta çok başarılı bir basketbolcu olarak parladı. Ancak oyunculuğun ötesinde tam bir spor adamı portresi çizdi. Bir portre demek yanlış. Hakem, yönetici, spor eğitimcisi olarak birkaç portre çiziyordu. En önemli özelliği de vizyoner kişiliğiydi.
Yakovos Bilek Rum vatandaşlarımızdandı. Türkiye Cumhuriyeti'ne yürekten bağlı, Türklüğü her şeyin önünde tutan örnek insandı. 6-7 Eylül 1955'in azınlık gayrimüslimlere karşı kırıcı ve acımasız olaylarla dolu sonuçları, Yakovos'un da kalbini kırmıştı. Hele "ekalliyetler" (azınlıklar) diye küçümsenmeleri gücüne gidiyordu. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes'e bir mektupla içini döktü. Daha sonra Almanya'ya gitti. O yıllarda basketbol, Alman liselerinde spor dallarından biri olarak tanıtılıyor ve bazı okul takımları dışında düzenli bir ligde oynanmıyordu… Bilek, kendisini uluslararası hakemliğinden tanıyan Alman spor adamlarıyla birlikte kolları sıvadı. Uzun boylu Alman gençlerini çeşitli kulüplerde topladı. Kurs ve antrenmanlarla oyunu öğretti. Alman Basketbol Federasyonu'nun etkinliğine derinlikler kazandırdı… Yakovos Bilek sayesinde Almanlar disiplinli çalışmalarıyla hızlı bir gelişme sergilediler. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonası maçlarına katıldılar. Dirk Nowitzki gibi NBA yıldızları da yetiştirdiler.