İmamoğlu Türkiye'nin önemli siyasifigürlerinden biri. Yaptıkları kadar yapmadıkları veya yapamadıkları, icraatları kadar vaatleri yahut unutulmuş vaatleriyle dedevamlı gündemde kalmakta. Son zamanlardaki tartışma konusu ise, İmamoğlu'nun YSK hâkimlerine hakaret davasından aldığı cezanın kesinleşme ve bu cezanın siyasiyasakla neticelenme ihtimali...
İmamoğlu 2019 İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinde yargının tutumunu eleştiri konusu yaparken YSK hâkimlerine 'ahmak' dediği gerekçesiyle yargılanmakta. İlk derece mahkemesi kendisine 2 yıl 7 ay ceza verdi. Bu, İmamoğlu'nun, siyasiyasak kapsamına girebileceği anlamına gelmekte. Özellikle Saraçhane medyası İmamoğlu'nun 5 yıla kadar siyasetten menedilebileceğinden söz etmekte. Oysa, İmamoğlu, 2028 seçimlerinde, başkan adayı olma peşinde. Dava şu anda istinaf mahkemesinde. Karar, onanırsa, Yargıtay'a taşınacak.Bu tür davalar ne yazık ki Türkiye'de ilk defa karşımıza çıkmıyor. Tipik bir örneği, Erdoğan'ın bir mitingde okuduğu şiirden dolayı bu tür bir davayla karşılaşması ve siyasi kariyerinin bitirilmek istenmesiydi. Bu tür davalar dünyanın diğer yerlerinde de görülebiliyor. MeselaABD'de Trump'ın önü siyasi sonuçları olacak ve siyasimotivasyonlarla açılan davalarla kesilmek istendi. Pakistan'da İmran Han benzer bir davanın sonuçları ile mücadele etmekte. Hindistan'da ise muhalefet lideri R. Gandhi benzer bir durum yaşadı. Hakaretten dolayı iki yıl hapis cezası aldı ve yüksek mahkemenin kararı bozmasıyla Hindistan meclisine dönebildi. Bu tür siyasiveya siyasisonuçları olabilen davalar demokrasilerde zaman zaman karşımıza çıkabilmekte.Mühim bir nokta, Erdoğan ile İmamoğlu arasında bu bakımdan yapılan karşılaştırmaların eksik ve yanlış olması. Erdoğan olayında dava tamamen suniydi ve kesinlikle sadece siyasibir amaçla açılmıştı. Hiçbir şekilde suç teşkil etmeyen bir fiilden bir suç üretilmeye çalışıldı. İmamoğlu vakasında durum tamamen farklı. İmamoğlu'nun hâkimlere 'ahmak' dediği kesin. Bu yüzden, davanın bir madditemelibulunmakta.Bununla beraber, bu tür davaların açılmasında çok fayda olmadığı kanaatindeyim. Size 'ahmak' diyen birine 'asıl ahmak sensin' deyip geçmek mümkün. Gerçi İmamoğlu'nun kamusal tanınırlığı ile kendilerine ahmak denilen kişilerin kamusal tanınırlığı arasında ciddibir fark var. Hâkimler İmamoğlu'na karşı dezavantajlı. Ancak, yine de hakaret davalarını mümkün mertebe dar kapsamlı düşünmekte ve değerlendirmekte fayda var. Söz gelimi, özür dilenmesi hâlinde dava açma yoluna gidilmemeli. Gidildiyse de siyasiyasakla neticelenecek ağırlıkta bir ceza verilmemeli. Cezalar tercihen kişilerin zenginliğine oranlı para cezaları ile sınırlanmalı.