Fahiş fiyat yanılgısı

Türkiye'de birileri mütemadiyen fahiş fiyat uygulamakla suçlanıyor. Bunlar arasında elbette alışveriş zincirleri başı çekiyor. Bu zincirlerin kötü, ahlâk dışı ve de topluma zararlı bir davranış içinde olduğu vurgulanıyor.

Acaba gerçekten öyle mi Fahiş fiyat diye bir şey var mı Fiyatlar fahiş olması için birileri tarafından mı yoksa iktisadî realiteler tarafından mı belirlenmekte

İktisadî hayat kimsenin önceden tam olarak bilemeyeceği ve göremeyeceği şekilde işler. Beklenmedik anlarda sürpriz durumlar ortaya çıkabilir. Bu yüzden, hiçbir ülkenin ekonomisi mutlak anlamda güvenli bir liman teşkil etmez. Dünyanın en canlı ve işlek ekonomilerinde bile, hem de hiçbir ciddî, rasyonel olarak açıklanabilir sebep yok iken, kriz çıkabilir. Söz gelimi, güvenin erimesi veya çökmesi yüzünden, çok güçlü görünen ekonomilerde, kısa sürede, her şey tepetaklak olabilir. ABD tarihi bu bakımdan ilginç örneklerle dolu. Amerikan ekonomisi bir krizler ekonomisi. Bilhassa banka iflasları Amerika'nın ekonomik ritüellerinden. Örneğin, çoğu kimsenin finans piyasalarının regüle edilmemesine bağladığı aslında ise Amerikan devletinin finans şirketlerine dar gelirlilerin lehine olacağı düşünülen müdahaleleri yüzünden 2007-2008'de büyük bir finansal kriz başladı ve yaklaşık 7 trilyon dolar buhar olup havaya uçtu.

İktisadî problemlerden biri ve belki de uzun vadede en ağırı enflasyondur. Enflasyonist ortamda insanlar fiyatların devamlı yükseldiğini görür. Fiyatları takip etmek neredeyse imkânsızlaşır. Bu, sadece alıcıları değil, kuşkusuz, satıcıları da etkiler. İnsanlar sattıkları mallara hangi fiyatı koyacakları konusunda büyük kafa karışıklığı yaşar. Büyük bir ihtimâlle sadece geçmişte kalmış enflasyonu değil gelecekte yaşanması beklenen enflasyonu da hesaba katar ve fiyatları öyle belirler. Zira, satıcı için önemli olan satılan malın yerine yeni mal koyabilmektir. Yani satış bir defaya mahsusbir işlem değildir. Boşalan rafları doldurma endişesi fiyat yükselmelerini daha da tetikler. Fiyatların yüksek olması satıcının her durumda çok kâr ettiğini göstermez. Bu problem çözülmeden, yani fiyat istikrarı kurulmadan ve korunmadan fiyat artışlarında azalma ve istikrar beklemek boşuna olur.

Bu çerçevede ana sorumluluk iktidara düşer. Hiç şüphesiz, iktidarlar ilahî bir güce sahip değildir ve her zaman her şeyi kontrol altında tutamaz. Meselâ bir pandeminin çıkmasını ve bunun ekonomik faaliyetlere zarar vermesini engelleyemez. Başka öngörülemez ve beklenmedik dertler de enflasyona katkıda bulunur. Ancak, ana problem iktidarların kolay para harcamanın büyüsüne kapılması ve para arzını artırmasıdır. Bu, kısa vadede faydalı gibi görünse de, uzun vadede çok zararlı bir uygulamadır. Enflasyonu kaçınılmaz olarak yükseltir. Ardından, meselâ, ücretler de enflasyonu yakalamak için artırılır. Böylece fasit bir daire doğar. Yüksek enflasyon yüksek maaşları tetikler ve artan maaşlar enflasyonun yükselmesine katkıda bulunur.