Diyarbakır Anneleri'nin şanlı direnişi altıncı yılında

Diyarbakır'da HDP il binası önünde nöbet tutan annelerin direnişi altıncı yılına girdi. Tam beş yıldır PKK'nın elinden kurtarılmak istenen gençlerin anneleri HDP il binası önünde evlatlarının geri getirilmesi için nöbet tutmakta. Bu asil direniş, belki de olması gerektiği gibi, Diyarbakır Anneleri ismiyle anılmaktaysa da, aslında babaları ve diğer yakınları da kapsamakta.

Bu direnişin HDP binası önünde yapılması çok anlamlı ve gayet doğru. Anneler çocuklarının HDP (ve aynı gelenekteki diğer partiler) tarafından kandırıldığını veya bir şekilde ikna edildiğini ve dağa götürüldüğünü iddia etmekte. Bu iddiaların çok inandırıcı olduğu açık bir gerçek; HDP âdeta PKK'nın dağa adam toplama ofisi olma fonksiyonunu üstlenmiş vaziyette. Dağa çıkan gençlerin hayli önemli bir bölümünün bunu yapmasına HDP vesile ve vasıta olmuş ve olmakta...

Annelerin dikkat çektiği ve itiraz ettiği bir diğer nokta, kendi çocukları dağlarda ölümle yüzleşirken, HDP çizgisinin ileri gelenlerinin çocuklarının, tabiri caizse, bir eli yağda bir eli balda, yaşamakta olması. Anneler bunun da büyük bir ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik olduğu kanaatinde.

Felsefî olarak bakıldığında bu asil direniş çeşitli şekillerde yorumlanabilir.

PKK bir "selfdeterminasyon" peşinde koşan bir terör örgütü. PKK'nın asıl ayırt edici yönü, peşinde koştuğu idealden ziyade, terörü bir yol ve yöntem olarak benimsemesi. Terör eylemlerini selfdeterminasyon ilkesine dayanarak meşrulaştırmaya çalışmakta. Ancak, bu ilke PKK çevrelerinin ve onlara sempati duyanların zannettiği gibi problemlerden tamamen ari ve her yapılanı meşrulaştırmaya yeterli olamayacak bir ilke.

İlk problem sözüm ona selfdeterminasyon mücadelesine katılmakta olan gençlerin ailesinin, özellikle annelerinin rızasının aranması ve alınması meselesi. Kuşkusuz bazı anneler buna rıza göstermiş ve gösteriyor olmalı. Ancak, Diyarbakır Anneleri'nin direnişinin de gösterdiği üzere, buna razı gelmeyenler de var. PKK ve HDP bu problemi görmezden gelmeyi tercih ediyor. PKK saflarında yer almayı bütün Kürtler için bir zaruret, mecburi bir görev addediyor. Bu yüzden, direnişten ve direnenlerden pek memnun değiller. Çeşitli şekillerde direnişi önlemeye, etkisizleştirmeye çalışmaktalar. Çünkü direniş PKK ve HDP'nin şimdiye kadar karşılaştığı en büyük ahlâkî meydan okumayı teşkil ediyor ve meşruiyetlerinin altını oyuyor.