Aydın BB Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun CHP'den istifa ederek AK Parti'ye geçmesi çeşitli şekillerde yorumlandı. AK Parti çevrelerinde genellikle memnuniyet CHP çevrelerinde ise öfke ve nefret söylemi egemen oldu...
Bir partinin adayı olarak seçilmiş belediye başkanının özellikle ana rakibi olan partiye geçmesini nasıl karşılamak lazım Bu, ilk bakışta sanılabileceği kadar basit ve kolayca çözümü bulunabilecek bir sorun değil. Çok çeşitli boyutları var.Reşit bireyler kendi kararlarını kendisi alabilir. İnsanlar zamanla fikir ve çizgi değiştirebilir. Çerçioğlu olayına böyle bakılabilir. Ancak, ortada bazı iddialar dolaşmakta. CHP'ye göre Çerçioğlu bir tür tehdit ve şantajla karşılaştı. Hakkında hukuki soruşturmalar başlayacağı ve İmamoğlu'nun akıbetine uğrayabileceği söylendi. O da kurtulmak için parti değiştirdi... Çerçioğlu bu iddiaları yalanladı. Çerçioğlu ile Özel ve CHP yönetimi arasında ciddi ihtilaflar olduğuna dair iddialar da medyaya yansıdı...Belediye başkanının parti adayı olarak seçimlere girmesi ona verilen desteğin esas itibarıyla partiye verilen destek olduğunu gösterir. Sadece şahsına bağlı geniş seçmen tabakaları bulunan adaylar bu hükmün dışına çıkabilir. Dolayısıyla, belediye başkanlarının parti değiştirmesi hakkında katı olmakta fayda var. Çünkü bu, bir bakıma, seçmenlerin aldatılması olarak görülebilir. Ne var ki asıl oyu alan başkan değil partiyse partisinden ayrılan başkan bir sonraki seçimde seçmen kitleleri tarafından cezalandırılabilir...Belediye başkanlarının parti değiştirmeleri hâlinde belediye başkanlıklarının düşeceğini öngören hukuki bir düzenleme yapmak düşünülebilir. Bu durumda toplumla özel ve kuvvetli bağları olması sayesinde seçilen insanlara haksızlık yapılması ihtimali doğar. Ayrıca partisinden ayrılan, fiilen başka partiyle çalışan ama resmen bağımsız kalan belediye başkanları da ortaya çıkabilir. Bağımsız kalan başkanlar güçlü parti örgütleri tarafından taciz ve rahatsız edilebilirler. Bunu dengelemek için başka bir partiye dayanmaya çalışabilirler. Galiba Çerçioğlu olayında böyle bir taraf da var...Belediyelerde parti ağırlığının çok artırılması belediye başkanının hiç inisiyatif alamaması ve bir tür parti kölesine dönüşmesi sonucunu verebilir. Halk tarafından seçilmiş olmasına rağmen başkan partiden gelen taleplere harfiyen riayet etmek zorunda kalabilir. Bu taleplerin bir kısmı menfaat elde etmeye yönelik olabilir. Çerçioğlu olayında bu istikamette iddialar da mevcut...Partiler kendi aralarındaki bir mutabakat ile istifa eden belediye başkanlarını partilerine almayacaklarını beyan edebilirler. Ancak bu da partilerin tutumu ve rekabeti nedeniyle zayıf bir ihtimal. Belediye seçimlerinde adaylar değil partiler -adaysız olarak- yarışabilir ve kazanan parti başkanı atayabilir. Başkan partiden ayrılınca belediye başkanlığı düşer ve parti onun yerine yeni bir atama yapar. Ama bu da mahallîdemokrasiyi zayıflatır...
13