Madem ölümden korkuyorsun, madem mezar seni bu denli ürkütüyor. O zaman kabrinde yanacak kandillerin olsun ve sen onları şimdiden hazırlamalısın.
Yok canııım burada yaş gününde yaktığın mumlar ya da yılbaşı gecesi çam ağacını süslediğin minik ampuller gelmesin aklına.
Hani bazen ölenin arkasından başsağlığı dilerken, 'ışıklar içinde uyusun' diye temennide bulunuyorsun ya! İşte onlar, mumla ampulle olmuyor. Bunu sen de biliyorsun.
Peki nedir öyleyse
Bak bu soru önemli!
Malûm kimileri de ölenin arkasından: "Nurlar içinde yatsın!" der. İşte o nur mânâ boyutludur. Bu temennide bulunan aslında Rabbinden niyazda bulunur.
Kabrinin nur içinde olmasını istiyorsan; seni, beni, bütün bu âlemleri yaratan Allah'a kulluk etmelisin. Tabi bu Allah'ın varlığına inananlar için.
Kulluk ise namaz ile başlar. Namaz, insan hayatının saat ayarı gibidir. Dünya hayatını da Âhiret emellerini de ona göre planlar. Yani namaz yoksa kabirde nur da yok.
Kul, namazda Rabbinin huzuruna durur. O'nunla konuşur. Secdede O'na en yakın olur, O'ndan niyazda bulunur. Tabi bütün bunları, mânâ penceresinden bakanlar görür. Sırf madde penceresinden bakan ise maalesef akıbetinin hüsran olacağını bilmez.
İşte henüz daha dünyada iken uyanmak gerek. Yoksa ukbada hüsran var. Ebedi cehennem ateşi var. Saadet yurdunun kokusunu bile duymama var.
Fazla söze ne hacet, ölüm an meselesi, yarına ertelemek, kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.

3