Hesap Günü ne deriz

Biz,
Helâl- haram demeden, yeriz-içeriz;
Ak-kara demeden-alırız-veririz;
Hak-hukuk demeden, asarız-keseriz...

Tabi gün gelir mizana çıkarız.
Hesap Sorucu, ifademizi alır.
O gün;
ebatlarımız,
ağırlığımız,
hacmimiz ne olur
Hesabımız nasıl olur
Hiç düşünmeyiz!
...
Şu kadar ki o gün kesinlikle boyumuzun ölçüsünü alırız...

Şunu diyebilir miyiz: "Ben, bunlara inanmıyorum, hepsi birer safsata..."
Tabi diyebiliriz, deriz...
Dilin kemiği yok ya... deriz işte
Yalnız, biz böyle dedik diye hakikatler yok mu olur sanki

Şunu diyebilecek miyiz hesap gününde: 'Ey Mâliki yevmiddin! Ey bu din gününün Hâkimi! "Ben dünyada iken şu Senin sahibi olduğun hasap gününe inanmazdım. O halde inanmadığım şey üzerinden beni yargılayamazsın!"

Hayır!
Maalesef o gün sanık sandaliyesine oturduğumuzda, dilimiz savunmamızı yapamayacak.
O gün sair azalarımız, her biri birer savcı misali aleyhimize bütün suçlarımızı sayıp dökecek. "Ben avukatımı istiyorum" da diyemeyeceğiz!" ...

Nihayet karar!
Hesap Görücü defterimizi dürüp, sol elimize tutuşturacak.