Yeni liderden ne bekleniyor

Suriye'nin Lazkiye bölgesinde bütün dünyanın gözü önünde siviller katledildi. Katledilenler, AleviNusayri olunca, Suriye'yi ABD güdümlü bir terör örgütüne teslim etmeyi, "Emevi camisinde namaz kıldık" diye sunanlar ise ölenleri suçladı!

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, konuyla ilgili soruya "Suriye'de güvenlik ve istikrarın tesisi amacıyla yoğun bir gayret ortaya konulmaktadır. Böylesi kritik bir dönemde, Lazkiye ve çevresinde yaşanan gerilim ve güvenlik güçlerinin hedef alınmış olması, Suriye'yi geleceğe birlik ve beraberlik içinde taşıma yolundaki çabalara zarar verebilecek niteliktedir. Bu tür kışkırtmaların, Suriye'nin ve bölgemizin huzuruna karşı bir tehdit haline gelmesine izin verilmemelidir. Suriyelilerin barış ve refah içinde yaşama hakkını hedef alan her türlü eylemin karşısındayız. Türkiye, Suriye halkının ve yönetiminin yanında olmaya devam edecektir." diye cevap verdi.

Bu cevap, Türkiye'yi yöneten siyasi iradenin, HTŞ'nin giriştiği katliamı onayladığı anlamına gelir ama Türk devlet geleneğiyle bağdaşmaz!

Esasen Türkiye'nin, HTŞ'yi yani bir terör örgütünü Suriye'de iktidar yapması, kendi çıkarlarına da aykırıdır. İsrail, bu sayede, eski Suriye ordusunun bütün askeri alt yapısını yok etti, Golan tepelerindeki işgalini genişletti. PYDYPG ise zaten alenen ABD korumasındaydı.

Dışişleri Bakanı ise kısa bir süre önce PKK terör örgütünün 2000 mensubunun SDG de denilen PYDYPG'ye katıldığını PYDYPG'yi PKK'lıların yönettiğini isimler vererek açıkladı.

Yani PKK'nın Kandil'de kalan az sayıda teröristin silah bırakması, Suriye'deki 100 bin kişilik PKK ordusunun silah bırakması anlamına gelmiyor. Kaldı ki Kandil'de kalanlar da Suriye'ye geçecektir.

Diğer taraftan, gerek açılım sürecine, gerekse iklim kanunu gibi küresel dayatmalara, iktidar partisinin yanında ana muhalefet de destek veriyor. Yani son tahlilde aralarında bir fark kalmıyor. Tıpkı ikiz yasaların Meclis'te AKP ve CHP oylarıyla onaylanması gibi...

Küresel güçlerin dayatması olan yasalara boyun eğerek, hukuk devleti kurulamaz ki!

Ahmet Fatih Hatunoğlu, bu tür konuları uzun süredir araştırdığını belirterek X'te bir mesaj paylaştı. Hatunoğlu, "Türkiye'de yapılacak Anayasa değişikliğinin yurtiçi gündemlerle ilgili olmadığını Yeni Dünya Düzeni kapsamında ele alındığını" hatırlattıktan sonra Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerin Anayasal güvenceye alınmadığı sürece de uygulanabilir olmadığını, yeni gelecek hükümetin alınan bu kararları iptal edeceği gibi bu kararı alanları ve uygulayanları da hakim karşına çıkarabileceğini söylüyor.

Oysa Türkiye'nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmeler, Anayasal güvenceye bağlanmıştır! Anayasa'nın 90'ıncı maddesi, uluslararası sözleşmeleri, Anayasa'nın da üstünde saymaktadır.

Cumhurbaşkanlığını kazanınca her biri dış dayatma olan yasaları uygulamadan kaldıracağını söyleyen bir aday da yok ortada! Şu ana kadar adaylığını sadece Ekrem İmamoğlu açıkladı. Onun da bu yönde tek bir kelimesi yok! Bu durumda yeni gelecek hükümetin alınan kararları iptal etmesini beklemek nasıl mümkün olabilir