Türkiye'deki milli direnci kırmak için istihbarat oyunları oynandığını gördüğüm için 1997 yılında şu uyarıyı yapmıştım:
"Türkiye bir dönüm noktasındadır. Dünya dengeleri yeniden kurulmak isteniyor. Türkiye'nin yeri ne olacak Türkiye, bir uydu gibi, süperlerin peşine takılıp kendi gücünü tamamen yok mu edecek, yoksa süperlerin arasına mı katılacak İşte bu konular, sıcak olaylarla birlikte Türkiye'nin gerçek gündemidir. Türkiye, Cumhuriyet ile birlikte başladığı yolculuktan önemli oranda sapmış durumdadır. Fakat bu sapma, ancak Sovyetler Birliği'nin dağılması sürecinden sonra anlaşılmaya başlandı. Şimdi Türkiye'nin hür ve bağımsız yaşaması için, hiçbir ayırım gözetmeksizin, bütün Türk aydınlarının, bir bileşkede buluşması gerekmektedir. Bu bileşkenin temelinde, elbette Türk varlığının ortak noktaları bulunmalıdır. Ve bu bileşkeyi sağlamanın liderliğini yapacak olanlar, Türkiye'ye de, bölgeye de yön verecektir. Türkiye, ABD'nin Irak'a, Ortadoğu'ya müdahalesi sürecinde, bir çıkmaz içindedir. Dünya yeniden kurulurken, Türk aydınlarının, aralarındaki bütün sorunları, görüş ayrılıklarını süratle dondurup, Türk Milleti'nin geleceği için ortak bir strateji geliştirmesi gerekir.
Türk aydınları, 20. yüzyılın başında, üstün fikri yakalayıp, Türk Milleti'ni çağın gerisinde bırakmadılar. Bir ulus-devlet kurdular... Bugünkü Türk aydınları da büyük düşünüp, büyük icraatlar yapmak zorundadır. Tarihi bir dönüm noktasında olan Türkiye'de, bir an önce, her türlü ayırımcılığı ortadan kaldırmak ve milli/ulusal birlik havasını oluşturmak, herkesten önce Türk aydınlarının görevidir. Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyanın paylaşılmak istendiği şu ortamda, her Türk insanı, durumdan vazife çıkarmak zorundadır. Milli, dini veya insani bütün ülküler, böyle günler içindir. Kendisinde böyle bir vazife olduğunu görmeyenler, zilletin sonucuna katlanır. Zilletin sonu, şerefini kaybetmektir.
Vatanın, altlarından çekilmekte olduğunu göremeyecek kadar gaflet içinde ve emperyalizm güdümlü medya etkisindeki insanlar, silkinip uyanmak zorundadır."
***
Türk Milleti'nin bütün direnç mekanizmaları AKP iktidarı döneminde birer birer düşürülmeye başlandı. Şimdi artık Türk devletini yıkıp yeni bir devlet kurmak için son sözü söylemeye hazırlanıyorlar. Bunu da açık açık söylüyorlar!
2014 yılında yaptığım bir değerlendirmede direnç gücünün nasıl korunabileceğini şöyle izah etmiştim:
"Var olan milliyetçi görünümlü teşkilâtlar, Türklerin direncini kırmakla meşguldür. Böylece Türklerin koyun gibi boğazlanmayı beklemesini sağlıyorlar. Bu büyük operasyon fark edilmesin diye iktidarla mücadele eder gibi yapıyorlar ama sıra önemli bir karar vermeye geldiği zaman hep karşı tarafa hizmet ediyorlar. Milliyetçiler böyle yönetilince, ortada hedef de kalmıyor! Hedef olmayınca, liderliğin de anlamı yoktur. Zira lider, insanları ortak hedefte buluşturandır.