Türkiye Mevlânâ tekkesi değil!

Tayyip Erdoğan, Polis Akademisi mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada, "Her ne kadar son dönemde ülkemizde böyle bir ufaktan rahatsız olan kimi kendini bilmezler türemişse de biz onlara kulak asmıyoruz. Üç kıta yedi iklimde hüküm sürmüş bir cihan imparatorluğunun bakiyesi üzerine kurulan Türkiye gibi bir devleti, ırkçı, lümpen faşizmin sığ sularına hapsetmeye kimsenin gücü yetmez. Hazreti Mevlana'nın pergel metaforunda çizdiği cihanşümul vizyonla devletimizin bir ayağını Anadolu'ya sabitleyip diğeriyle tüm yeryüzünü kucaklamaya devam edeceğiz." dedi.

Erdoğan'ın atıfta bulunduğu Mevlânâ, "Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde, ama diğer ayağıyla yetmiş iki milleti dolaşırım." demişti. Yunus Emre'nin de "72 millete aynı gözle bakmayan, halka müderris olsa, hakikatte asidir" sözü var.

Fakat Tayyip Erdoğan'ın pergel metaforu, 72 millete aynı gözle bakmaya değil, 72 milleti Türkiye'ye davet etmeye dayalı...

Erdoğan, "Milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan bir anayasa hedefliyoruz." derken, mevcut çeşitlilikten bahsetmiyor; milleti 72 milletle kaynaştırmayı hedefliyor, Suriyelileri, Afgan askerlerini, Afrikalıları Türkiye'ye getiren Erdoğan'dır, 72 milletten insanı konut alımı karşılığında vatandaş yapan da odur; siyasi sorumluluk ona aittir.

Peki Avrupa Birliği, Türkiye ile geri kabul anlaşması yaparak ve ayrıca para da vererek göçmenleri Türkiye'de tutmakla, "ırkçı, lümpen ve faşizmin sığ sularında yüzen" bir yaklaşım mı sergiliyor, yoksa kendi istikrarını korumaya mı çalışıyor

İnsan ayırımı yapmamak, bütün insanlığa adaletle yaklaşmak, 72 millete kapıları açmak, vatandaşlık vermek ve onlara Türklere tanınmayan imtiyazlar vermek midir

Dünyada, kendi milletini çeşitlendirmek için çalışan kaç devlet adamı vardır Tayyip Erdoğan'dan başka, başında olduğu milleti çeşitlendirmeye çalışan bir devlet başkanı var mı

Bırakın 72 milleti bir tarafa, Anadolu'da Türk birliğini meydana getirmek bile yüzyılları almıştır. Beylikler dönemine son vermek, ancak Fatih Sultan Mehmet döneminde mümkün olabilmiştir. Levon Panos Dabağyan'a göre Osmanlı vatandaşı olan Gregoryen Ermeniler değil ama Yahudi asıllı Pakraduni Ermenileri, birinci dünya savaşında cephe gerisinde silahlanarak sivil halka karşı katliam yapınca, tehcir edildiler. Çoğunluğu soyca Türk olmakla birlikte, Ortodokslar da çetecilik yaparak aynı yola girince onlar da 1924'te Yunanistan'a gönderildi. Yerlerine mübadele ile Yunanistan'daki Müslümanların bir kısmı getirilip Türkiye'ye yerleştirildi... Atatürk'ün ifadesiyle "Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti"nin 1. kuruluş yılında uyguladığı tarihî karar budur.

Erdoğan, "Türkiye'nin