ABD'nin Ankara büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Erdoğan-Trump görüşmesinden bir gün önce New York'ta 24 Eylül'de düzenlenen "Amerika'nın Dünyadaki Rolünü Şekillendirmek" konulu panelde konuştu ve "Başkanımız 'Bundan bıktım, ilişkiler düzeyinde cüretkâr bir adım atalım ve ihtiyacı olanı verelim' dedi. 'Tamam sayın başkan, neye ihtiyacı var' diye sorduğumda 'meşruiyet' dedi; 'Çok akıllı biri... Mesele sınırlar, S-400 ya da F-16'lar değil. Mesele meşruiyet.'" dedi.
Barrack, "Erdoğan 71 yaşına geldi. Türkiye bir demokrasi ama otoriter gibi... Başkan Trump, dahice bir şekilde 'çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim' dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz." diye konuştu.
Barrack'ın sözleri, bütün dünyada yayınladı! Ben bu açıklamaları BBC'den aldım. Yani Barrack'ın bu sözleri söylediği kesin...
***
Trump, vereceği meşruiyet karşılığında Erdoğan'dan Rusya ile alışverişi kesmesini istedi. 200 Boeing uçak satmak için söz aldı. Ayrıca Türkiye'nin 20 yıl içinde ABD'den 43 milyar dolarlık sıvılaştırılmış gaz alması için anlaşma imzalandı. Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması konusunda da söz verdi.
Erdoğan, görüşmeden önce "Sayın Trump'ın gerek birinci döneminde gerekse ikinci döneminde Türkiye-ABD ilişkilerinde farklı bir süreci yaşıyoruz. Gerek F-35 konusu gerek F-16 konusu gerekse Halk Bankası ile ilgili aramızdaki ilişkiler konusunu bugün etraflıca görüşme fırsatı bulacağımıza inanıyorum. Heybeliada Okulu ile ilgili üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız. Dönünce de Sayın Bartholomeos ile bu konuyu görüşme fırsatı bulacağım." dedi...
***
Görüşmede ele alınan çok önemli konular var ama ben, Tom Barrack'ın, "Başkan 'Erdoğan'a meşruiyet verelim' dedi" sözü üzerinde durmak istiyorum.
Bu sözlerden, Trump'ın Erdoğan iktidarının meşru olmadığını kabul etiği anlaşılıyor.
Bu meşruiyet konusu, 1960 darbesinin gerekçesidir. Öyle ki 1961 Anayasası'nın "Başlangıç" bölümünde bu gerekçe "Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan; Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti" diye ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, Yargıtay Başkanlığı yapmış Sami Selçuk, 2017 referandumunu kastederek, "Yüksek Seçim Kurulunun mühürsüz oyları geçerli sayan kararı, ne yazık ki, 'yetki yağması'yla (salahiyet gaspı) sakat, bu yüzden de hukuk dünyasında hiç ama hiç doğmamıştır.