Siyasal İslamcıların İslam'a ihaneti!
Siyasal İslamcıların, dini siyaset aracı olarak kullanarak iktidar olduktan sonra Orta Doğu'da ABD ve İsrail'in çıkarlarını esas alarak Irak ve Suriye'nin işgal edilmesine yardımcı olmasını 2007 yılında "İslam'ın Truvası" diye nitelendirmiştim.
ABD yönetiminin ideologlarından Dinesh D'Souza, Umur Talu'nun nakline göre 1995 yılında yazdığı kitabında "İslam bir zamanlar büyük bir medeniyetti. Sonra bir sürü şey oldu, hiçlik seviyesine indi. Şimdi tek kıymetli üretimi petroldür. En son ne zaman, büyük bir İslam keşfinden, buluşundan söz edildiğini duydunuz ki Şimdi olan biten, aşağılanmış bir medeniyetin, daha iyi fikirleriyle İslam'a uzanan başarılı bir medeniyete küfrüdür. İslam, tarihi olarak hep kılıçla yönetmiştir. İslam İmparatorluğu da böyle oluşmuştu. Biz İslam köktenciliğini dönüştürmeliyiz. Onları liberalleştirmeliyiz. ABD'nin dış politikası, Irak ve İran'daki totaliter rejimleri yıkıp, Batı'nın kapitalizm, demokrasi ve bilim düşüncelerini oraya taşımaktır." demişti.
İşte ABD'nin yıllardan beri, Afganistan, Irak, Suriye'de yaptığı işin çıkış noktası budur...
Sorun şu ki, İslamcılığı bir ideoloji olarak benimsediğini ilan edenler, ABD Dışişleri Bakanı sıfatıyla Condoleezza Rice'ın "22 İslam ülkesinin haritasını değiştireceğiz" şeklinde somut olarak açıkladığı hedefe, gizli-açık destek vermektedir.
Mesela, Arap Baharı, ABD parasıyla İstanbul'da tezgâhlanmıştır. Suriye'de iç savaş çıkaran teröristler, Türkiye ve Ürdün üzerinden bu ülkeye geçmiştir. Eğit-Donat gibi projelerin parasını Körfez Ülkeleri vermiş, askeri eğitim ve donatma işini Türkiye'yi yöneten İslamcı kadrolar üstlenmiştir. Bu teröristlerin maaşını da Körfez ülkeleri göndermiştir.
İftirayı meslek edinenlerin, yukarıdaki tespitleri yapanlara, hemen "Esadçı" damgası vurmaya çalışması da gösteriyor ki işledikleri suçun bilincindedirler... Yoksa ne diye iftira atıyorlar
Esad'dan şikâyet edenler, Suriye'yi El Kaide, IŞİD, El Nusra çizgisinden gelen Colani'ye teslim etmiş, ayrıca Suriye'nin kuzeyinde 100 bin kişilik bir terör ordusu kurulmasına da seyirci kalmıştır.
Yazılarıma devamlı takip etmeyenlerden "Siyasal İslamcıların ihanetinden bahsediyorsun da milliyetçilerin yaptıklarına neden bir şey demiyorsun" diyenler çıkıyor... Oysa Siyasal İslamcılarla ve dolayısıyla ABD ile birlikte hareket edenler, olsa olsa Amerikan milliyetçisi olabilir, Türk Milliyetçisi değil!
Siyasal İslamcıların ve onlarla birlikte hareket edenlerin rolünü en iyi anlatan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk olmuştur. Öztürk, 23 Nisan 2006'da, TBMM'deki 23 Nisan özel oturumunda tarihi bir konuşma yapmış ve şöyle demişti:
"11 Eylül terör olayının ardından siyasetlerini din, özellikle İslam ekseninde yoğunlaştıran Batı, Türkiye'de laik devletin egemenliğini sarsmak ve ülkemizi BOP projesi için bir atlama taşı ve ikmal merkezi haline getirmek maksadıyla, beklentisini daha çok irtica odaklı tahribe yönlendirmiş bulunuyor.