Paradigmanın temeli "yeni bir Türkiye" inşa etmek!

Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak İstanbul İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada "2028'den sonra yeni bir İstanbul, yeni bir Türkiye inşa edeceğiz" dedi.

Erdoğan, 2010 yılında da Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığı konuşmada "Sessiz devrim" olarak adlandırılan önemli reformlar yaptıklarını belirterek Türkiye'nin her alanda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadığını söylemişti.

Erdoğan, "Statükoyu sürdürmek, mümkün değildir. Son dönemde devlet yönetiminde ciddi bir paradigma değişikliği yaşıyoruz. Anlayışların, politikaların, uygulamaların bir bir değiştiğine şahit oluyoruz" demişti.

Statüko, devletin kuruluş felsefesidir. Paradigma değişikliğinin ne olduğu veya olacağı ise söylemlerle, olaylarla ortaya çıkıyor.

Bilindiği gibi, kendisine heyet gönderilen terör örgütü başı Abdullah Öcalan da "Sayın Bahçeli'nin ve Sayın Erdoğan'ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim." dedi...

Bahçeli bu konudaki sorgulamalar hakkında "Manasız kuşkulara, maksatlı kurcalamalara ve mesnetsiz kuruntulara yer yoktur." dedi ama yeni paradigma diye "terörsüz Türkiye" sloganı dışında resmi bir açıklama yok...

Fakat PKK, Özalan'ın silah bırakma çağrısı yapmasına dair beklenti konusunda "TSK silah bıraksın" diyor!

Sabahat Tuncel de terörsüz Türkiye'den ne anladığını şöyle ortaya koydu: "Kürtler kendi kendilerini yöneterek Cumhuriyet'e katılacak..."

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump da Kanada, Panama ve Grönland'a göz koyduğunu, Filistinlileri Gazze'den sürmek istediğini bildirerek paradigmasını açıkladı. Son olarak "Gazze'yi satın almaya kararlıyım" dedi. İsrail Başbakanı Netanyahu, Trump'ın teklifini "devrimci" olarak niteledi.

Peki bu paradigmaların temelinde ne var

Elbette "Büyük Orta Doğu Projesi" diye adlandırılan "Büyük İsrail Projesi" var.

ABD Başkanı George W. Bush tarafından, 2004 yılında Tayyip Erdoğan'a Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığı verilmeden bir yıl önce Yaman Törüner, "Yeni Dünya Sistemi" başlıklı yazısında konu ettiği Saul Bernard Cohen'in "Geopolitics of the World System" (Dünya Sisteminin Jeopolitiği) adlı kitabında açıklanan, yeni paradigmanın bir kısmını şöyle yazmıştı:

"Kitapta, dünyada düzenin bir türlü oturtulamadığı tek yer 'Ortadoğu ve komşuları' olarak gösterilmiş. Bu bölgeyi kontrol etmeden dünya siyaseti yapılamıyor; 'Yeni Dünya Düzeni' kurulamıyor. Son haritalar Türkiye'nin de sorunlu bölge içine itildiğini gösteriyor. İşte bu sebeple de, ülkemizde ne yatırım yapılıyor ne de ülkemize yabancı sermaye geliyor. Krizler birbirini kovalıyor. Ekonomik sorunlarımızın temel kaynağı jeopolitik anlamda sorunlu bölge içinde bulunmamız ve ülkemizin geleceğinin henüz belirlenmemiş olması.