Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Budapeşte'de düzenlenen bir etkinlikte Avrupa'nın sorunlarını anlattı ve "Dağ gibi borç, göçmen kalabalıkları, sokaklarda şiddet, savaşın giderek karanlıklaşan gölgesi, toplu işten çıkarmalar, artan faturalar, fakirleşen haneler ve paniklemiş tavuk gibi koşuşturan Brüksel bürokratları... Bildiğimiz ve çok sevdiğimiz Avrupa bitti. Bunu inkâr edersek zaman kaybederiz. Bunu yüksek sesle söylersek zaman kazanırız." dedi.
***
Orban'ın Avrupa Birliği için kullandığı "paniklemiş tavuk gibi koşuşturuyorlar" sözü, bana Türkiye'deki iktidarın durumunu çağrıştırdı...
Herkesin hatırlaması gerek; 2002 seçimlerinden birkaç yıl öncesinde, Hürriyet, Milliyet, Sabah gazeteleri, henüz merkez medya sayılıyordu... Kanal D, CNN Türk, ATV, Show TV, Star TV gibi kanallar da bu üç gazetenin etki alanı içindeydi.
Gazeteler, kanallar eşgüdüm içindeymiş gibi günün her saati önce Refah Partisi, sonra Fazilet Partisi, son aşamada ise AKP ve Tayyip Erdoğan eleştirisi yapıyor, onlar da kendilerini sakin tonlarda savunuyordu...
Eleştiri tonu arttıkça, Refah hareketi büyüdü... Refah kapatıldı, yerine Fazilet Partisi kuruldu ve bu parti de kapatılınca Saadet Partisi ve AKP kuruldu...
***
ABD ve İngiltere, Graham Fuller'in kitabını yazdığı "Kurucu unsurunun Türkler olmadığı yeni bir Türkiye projesi"ni uygulamaya koymak için AKP'yi destekledi ve AKP iktidar oldu...
CIA'nın beyin takımından Graham Fuller, Fazilet Partisi döneminde, artık Kemalizm'in modasının geçtiğini ve Türkiye'nin "Ilımlı İslam"a öncülük etmesi gerektiğini ileri sürüyordu! Fuller, "Fazilet Partisi'ndeki gençlerin baskın çıkacağı ve Yenilikçi Hareket'in Ilımlı İslam'a liderlik yapacağı"nı söylüyordu! O gençler, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan idi. Fuller, 1996 yılında Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nda Abdullah Gül ile bu konuda bir görüşme de yapmıştı.
AKP iktidarını önlemek isteyenler bunu başaramadı. Çünkü kurulu düzen, AKP iktidarına razı edildi. "Erdoğan'ın bir milyar doları var" diyen Rahmi Koç ve TÜSİAD bile AKP iktidarını destekledi... O günlerde, Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ile görüşebilmek için, Paul Wolfowitz'den aracı olmasını istemişti...
AKP iktidarının ilk yıllarında askerlerin direnişi de ABD planlamasıyla ve Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk davaları ile kırıldı...
AKP, ikinci on yılında ise ülkenin bütün kaynaklarına çökmeye başladı. Yurt dışında kaçırılan komisyon paraları ile kurulan şirketler üzerinden Türkiye'nin bütün varlıkları sayın alınmaya başlandı. Durumu gören ve kendilerine hayat hakkı tanınmayacağını anlayan yerleşik sanayiciler, yatırımlarını yurt dışına kaydırdı. Böylece ekonominin kanı çekildi. AKP iktidarı buna da aldırmadı, ithalat yoluyla Türk üreticisi yerine yabancı üreticileri destekledi. İthalat zengini AKP'liler türedi. Tarım çöktü. Emekli maaşı ve asgari ücret, reel olarak kirayı bile karşılayamayacak kadar düşürüldü. Tabii artışlar yapıldı ama enflasyon ve hayat pahalılığı on kat artıyor, maaşlara ise yüzde 30 civarında zam yapılıyordu. Sonuçta hayat pahalılığı, dar gelirlilerin aylık kazancını harçlık seviyesine düşürdü...