Öcalan ve PKK'ya dokunulmazlık verilmedi ya!

Abdullah Öcalan'ın çağrısı ile PKK'nın ona cevabına neredeyse siyasi dokunulmazlık tanınmak isteniyor!

Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın PKK'ya "kendini feshet, silah bırak" çağrısı yapması konusunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Sayın Bahçeli'nin cesur inisiyatifi ile başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen Terörsüz Türkiye çabalarında dün itibari ile artık yeni bir safhaya geçilmiştir" dedikten sonra, "Türk'ü ve Kürt'ü ile bu milletin hiçbir ferdi, geçmişte yaşandığı gibi ikircikli söylemler ve eylemlerle süreci çıkmaza sokan hiç kimseyi affetmeyecektir" uyarısında bulundu.

Sürecin mimar olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de teröristbaşı Öcalan'ın yaptığı "silah bırakma" çağrısının ardından af talebinde bulunan PKK'nın açıklamasını "memnuniyet verici" ve "herkesin yararına" sözleriyle değerlendiren Bahçeli, duruma tepki gösterenlerin "bölücülüğün değirmenine su taşıdıklarını" ve "gayrı milli" olduklarını söyledi...

Bahçeli, "Medyaya yuvalanmış bazı art niyetlilerin 27 Şubat çağrısını karalamaya, barış ve huzur adımlarını baltalamaya çalışmaları sinsi bir tertiptir." dedi.

Bahçeli, "Terörsüz Türkiye özlemini sulandırmaya, ihtiyatlı iyimserlik ortamını bulandırmaya çaba harcayanlar bilinmesini isterim ki, bölücülüğün değirmenine su taşıyan, terörün kanlı saldırılarının devamından çıkar ikmali yapan taşeronlaşmış gayri milli zihniyetlerdir. 'Ne verildi Ne alındı' sorularını gündeme taşıyarak yüzlerini buruşturanların, pozitif iklimi karıştıranların masumiyetinden ve makuliyetinden bahsetmek mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

Açıkça görülüyor ki, süreçle ilgili eleştiri yapanlar veya yapacak olanlar, "PKK'ya ne verildi ne alındı" diye sorgulama yapanlar, peşin olarak bölücü terörün değirmenine su taşımakla suçlanıyor.

Bahçeli, sürecin Türkiye Yüzyılını tesis edeceğini, karşı çıkanların ise tarih sayfalarında "vatan ve millet muhalifi" sayılacağını söylüyor!

Sürecin adına da "demokratikleşme" diyorlar.

Mesela, Yavuz Alogan gibi "Bunlar, Saray'ın Batı'ya oynadığı bir tiyatro, YPGPYD'yi meşru bir güç olarak tanımanın ilk adımlarıdır. Sonuç olarak Saray, en zayıf anında en yükseğe sıçrayamaz. Türk milletini Arap-Türk-Kürt ümmeti olarak yeniden tanımlayamaz, üniter ulus-devleti kaldırarak federasyon benzeri bir yapı kuramaz, kendi anayasasını yapabilse bile onu toplumun tamamına kabul ettiremez. Başarması için gerekli şartların hiçbirine sahip değil. Güçsüzlük blöf kaldırmaz, bir yerde anlaşılır. Yirmi yıl süren bir dönemin sonuna gelindiğini anlıyoruz. Can havliyle yükselen son baskı dalgası ancak partiler üstü bir millî mutabakatmuhalefet cephesiyle, kurucu iradeyle aşılabilir."