Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'dan "kurucu önder" diye bahsettiği konuşmasında "yeni anayasa" çağrısı yaptı ve bayramdan sonra konuyla ilgili olarak Meclis'in "önemli bir görev" üstlenmesini istedi.
Bahçeli, "Darbeler anayasası yok edilmeli, milli iradeye dayalı, siyasi partilerin hepsinin düşüncesi alınarak bir kurucu anayasa anlayışı içerisinde yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu kabullenilmelidir." dedi.
Bahçeli, daha önce de "Gerçekten her şeyin bir vakti vardır. O vakit hızla yaklaşmaktadır. O vakit Türkiye Yüzyılıyla simgelenmekte, yeni bir milli kimlik ve kardeşlik asrıyla tebarüz etmektedir" demişti.
Kısacası, Bahçeli artık Türkiye Cumhuriyeti devletinin temellerinin değiştirilme vaktinin geldiğini söylemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk'tür, kurucu anayasası, Cumhuriyetin ilanından sonra kabul edilen 1924 Anayasası'dır. Milli kimlik ise Türk kimliğidir.
Kurucu anayasadan sonra 27 Mayıs 1960'dan ve 12 Eylül 1980'den sonra da kurucu meclisler kurulmuş ve yeni anayasalar yapılmış ama bu meclislerde yeni bir milli kimlik arayan olmamıştır. Bu iki anayasada da kurucu iradeye dokunulmamıştır.
Şimdi Bahçeli'nin "yeni bir milli kimlik" ve yeni bir "kurucu önder" ile istediği, yeni bir devlettir.
Bu isteğin, "PKK'nın 1924 Anayasası ve Lozan öncesine dönülmeli" açıklamasından hemen sonra gelmesi, birbirine paralel süreçlerdir. Dem Partililerin "Türkiye'nin 100 yılık tekçi siyasetini bir kanara bırakması"nın zamanının geldiğini tekrarlamaya başlaması da aynı cümledendir... Adalet Bakanı iken Abdülhamit Gül de "Bugün 1921 Anayasası'nın ruhuyla, cumhuriyetimiz yeni anayasayla taçlanacaktır" diyordu.
Zaten, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de PKK açıklaması sorulunca, "Biz tapu senedi kabul ediyoruz Lozan'ı. 45 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısında terör eylemleri yapmış olan, askerini hedef almış olan, anayasal düzenini hedef almış olan bir terör örgütünün bildirisine muhatap olarak ben kendimi kılacak değilim. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi, bir terör örgütünün bildirisini kendisine muhatap kabul etmez. Bu bildirinin iki tane muhatabı var. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan. O bildiri MİT'in onayı olmaksızın açıklanabilecek bir bildiri değil. Cumadan itibaren, kongrenin bittiğinden itibaren kelimeleri müzakere ediyorlar. Neredeyse iki yıllık bir geçmişi var." demişti.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler