İrade milletin de ya egemenlik
CHP'nin olağanüstü kurultayında yeniden genel başkan seçilen Özgür Özel, CHP'nin temelinin Sivas Kongresi'nde atıldığını hatırlattı. Olağanüstü kurultayın ana sloganı ise "İrade milletindir" olarak tespit edildi.
Tabii CHP'nin köklerine dönmesi, sadece sloganla sağlanamaz, bunun için söylemlerin ve kadroların yeniden kurgulanması gerekir. Gün o gün olmayabilir ama yanlış söylemler ve yanlış kadrolar ile sonuç elde etmek mümkün değildir; İrade-i Milliye'den Hâkimiyet-i Milliyeye geçiş de mümkün olmaz...
Bu itibarla Prof. Dr. Anıl Çeçen'in, "İrade-i Milliye'den Hakimiyet-i Milliye'ye" başlıklı makalesinden bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum:
"İrade-i Milliye'den, Hakimiyet-i Milliye'ye geçiş olgusu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş aşamasındaki büyük oluşumu ve sonraki değişimi ifade etmektedir.
Sivas Kongresi sırasında 14 Eylül I919 tarihinde, genel kurul yapısını halk kitleleriyle kaynaştırmak üzere İrade-i Milliye gazetesi, Atatürk'ün önderliğinde yayınlanarak Türk devletine, Türk ulusuna ve de Türklük dünyasına hizmet doğrultusunda, Türklerin kendi kaderlerine sahip çıktıklarını, dünya kamuoyuna açıkça duyurmuştur.
Sivas Belediyesinin yayınladığı İrade-i Milliye Gazetesi'nin 100 yıl önceki nüshalarıyla, bugünün koşullarında kongre ve sonrası için genel bir değerlendirme yapmak, Türkler için son derece öğretici olmaktadır. Milli mücadelenin tek resmi gazetesi olarak yayınlanan İrade-i Milliye gazetesi, Türk halkına ulus devletin yolunu göstermektedir. Daha sonraki aşamada ise Atatürk'ün kurmuş olduğu bu gazete çağdaş cumhuriyet yolunun aydınlatıcısı ve okulu olmuştur.
Sivas Kongresi sırasında İrade-i Milliye ile başlayan Türkiye Cumhuriyeti serüveni, daha sonraki aşamalarda ulus devletin kurularak devreye girmesiyle birlikte Hâkimiyet'i Milliye olarak benimsenmiştir. İrade-i Milliye çıkış noktası olarak gündeme gelirken, Hâkimiyeti Milliye adı altında da yeni bir hedef noktası öne gelmektedir. İrade-i Milliye kavramı bugün uluslaşmanın anahtarı olarak düşünülürken, Hâkimiyet-i Milliye de ulus devletin hem çekirdeği hem de hedef tahtası olarak gündemdeki yerini sağlamlaştırmaktadır.
Bir ulus devletin kurulması için nasıl ki o ulusun evlatlarından oluşan bir ulusçuluğa gereksinme varsa ve aynı çizgide kişisel iradenin daha geniş tabanlara yayılabilmesi çizgisinde, milli sınırlar içindeki ulusal egemenliğin ulus devletler için yeni duruma paralel bir biçimde devreye girmesi gerekmektedir.
Yirminci yüzyılın demokratik rejimlerine bakıldığı zaman halk kitleleri önem kazanmakta ve bu açıdan devlet bir halk örgütlenmesi olarak öne çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi Atatürk yeni rejimin içeriğini belirlerken, önce Türk kavramına dayalı ulus devleti kurmuş ve daha sonra da yirminci yüzyılın halklar çağı olduğunu görerek halkçılık kavramına dayanan bir cumhuriyet sistemi oluşturmuştur.