Cumhurbaşkanı baş danışmanı Mehmet Uçum, sürecin başarılı olabilmesi için ayrı ve özel bir "geçiş süreci kanunu" çıkarılması gerektiğini savundu.
Uçum, "Türkiye bu konuda 2014 yılında çıkan 6551 sayılı kanunla bir tecrübeye sahip. 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun terör örgütünün fesih ve silah bırakma koşullarını sağlamak içindi. Bugün örgütün kendini feshettiği ve silahların yakılmasıyla silah bırakma aşamasına geçilen bir durum var. Bu duruma uygun yeni bir düzenleme yapılması çok daha doğru bir yaklaşımdır.
Bu yüzden mevcut duruma uygun ayrı ve özel bir 'geçiş süreci kanunu' çıkarılması en isabetli çözüm olur." diye yazdı.
Uçum, yazısını, "Geçiş sürecinde genel talepler ve haklar değil kapsamdaki kişiler için geçişi sağlayacak teknik ve pratik hukuki koşullar esastır. Geçiş süreci bittiğinde bu kişilerin mevcut hak ve yükümlülük sistemine entegrasyonu gerçekleşir. Devamında ulusal demokrasiyi güçlendirecek, hak ve özgürlükleri geliştirecek çalışmalar gündeme gelir ve sağlanacak mutabakatla hayata geçer." diye bitirdi.
Bu yazıdan, silah bırakacak teröristlerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bütün haklarından yararlanabilmesi için özel bir kanun çıkarılacağı anlaşılıyor.
***
PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan da örgüte yakın bir basın sitesi aracılığıyla, Temmuz ayında videolu açıklama yapmış ve "Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM'de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.
Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür." demişti.
Öcalan, komisyonun kanunla kurulmasını istemişti! Şimdiki haliyle komisyonun hiçbir hukuki dayanağı yok. Dolayısıyla Uçum'un bahsettiği kanun çıkarılarak bu eksiklik giderilmiş olacak ve teröristlere hukuki güvence verilmiş; "teröristlerin toplumla entegrasyonu" sağlanmış olacak!
***
Filistinli siyasetçi ve yazar Nebil Amr ise İndependent Türkçe'de yayınlanan "Netanyahu, 'Büyük İsrail' bombasını neden patlattı" başlıklı yazısında, şu ifadeleri kullandı:
"Netanyahu, yakın zamanda, birçok kişinin bir ses, sis veya seçim bombası olarak gördüğü bir bomba patlattı.
'Büyük İsrail'i kurmak için babalarından ve dedelerinden miras aldığı 'ilahi bir yetki'ye sahip olduğunu deklare etti.
Bu, Batı Şeria, Gazze, Lübnan ve Suriye'ye uzanan işgalleriyle mevcut İsrail'in artık 'ilahi yetkiyi' somutlaştırmakta yetersiz kaldığı anlamına geliyor.
Bu nedenle, Ürdün ve Mısır gibi bazı komşuların topraklarının bir kısmına ihtiyaç var!
İnsan gücü ve askeri güç dengesi göz önüne alındığında, İsrail'in bu ek yayılmacı emellerini uygulanabilir bir proje haline getirme imkânı yok.