CHP'ye destek neden büyüdü

Türkiye, 12 Eylül 2010'da yapılan ve yüksek yargının FETÖ'nün eline geçmesini sağlayan referandumun verdiği zararı telafi etmeye çalışıyor. 31 Mart 2024 seçimlerinde CHP'nin birinci parti olması, bu sürecin zararlarını telafi etmeye yetmez; sebebini birlikte düşünelim.

2010 referandumu, devleti ele geçirdiğini zanneden ama tasfiye edileceğini anlayan FETÖ'nün başarısız olmaya programlanmış garip darbe girişiminin ve bağlı olarak 2017'deki Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili referandumun da alt yapısını oluşturmuştu...

Avrupa Birliği Komisyonu dönem sözcülerinden Ferran Tarradellas Espuny, 2010'daki Anayasa değişikliği paketinin olumlu adım olduğunu söylemişti!

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre de genel seçimlerin ardından tüm siyasi partilerin "yeni anayasa"yı gündeme almalarını istemişti.

Zaten AKP sözcüleri de hukuk devletini yıkmak için düzenlenen referandumu "10 seçime bedel" olarak görmekteydi!

Fetullah Gülen de referandumdan önce , "İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda 'Evet' oyu kullandırmak lazım. Ben zannediyorum kalkarlar da" demişti.

Tayyip Erdoğan, 2006 yılında 23 Nisan dolayısıyla yaptığı konuşmada "egemenliğin duvarda kalmayacağını, bundan sonraki 10 yıl 20 yıl, 30 yıl içinde yeni bir düzen kurulacağını" söylemişti.

Bilindiği gibi, AKP iktidarı, Türkiye'yi ekonomik, siyasi ve hukuki dönüştürme sürecinde AB'yi giriş hedefini bir kaldıraç olarak kullandı. Cumhurbaşkanı iken Abdullah Gül, açılım sürecini başlatırken "Her şey iyi olacak. Bu fırsatı kaçırmayalım" demişti.

2010 referandumunda, 52 milyon 51 bin 828 kayıtlı seçmenden 38 milyon 369 bin 99'u oy kullanmıştı. Geçerli oyların 21 milyon 787 bin 244'ü "Evet", 15 milyon 856 bin 793'ü de "Hayır" çıkmıştı. Yani seçmenin yüzde 40'ı ile Türkiye, hukuk devleti rayından çıkarılmıştı.

Avrupa Birliği ise Türkiye'deki bu değişiklikleri desteklemenin karşılığını fazlasıyla aldı. Öyle ki AKP iktidarı, AB ile geri kabul anlaşması imzalayıp sığınmacıları Türkiye'de tuttu.

Aslında, ABD ve AB'nin ortak hareket ettiğine, "Türkiye'ye dışarıdan 90 milyon insan göndererek, Türkleri, Türkiye'de azınlığa düşüreceklerine dair duyumlar" vardı. Bu bilgiye ulaşan emekli deniz kurmay yarbay Tezer Ülküatam, hayattayken yakın çevresine konuyu anlatıyor ama kimseyi inandıramıyordu...

Sonradan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Mersin'de yaptığı bir konuşmada "Türkiye'nin 2050 yılındaki nüfusu 105 milyon, gelecek bir o kadar misafirimizi de düşünürsek 210 milyon. Bu nüfusun gıda ve ihtiyacını karşılamamız gerekecek." diyecekti. Bu sözler, "Türkiye'nin nüfus yapısı değiştirileceğini itiraf etti" diye yorumlanınca Bakan Yumaklı "Konuşmamın bütününe ve bağlamına bakıldığında