Bu bir bilinç savaşıdır!

Yeniçağ'ın eski genel yayın müdürü Hayri Köklü, zaman zaman eski yazılarımı hatırlatır ve "Konu yeniden gündeme geldi. Viktor Hugo'nun dediği gibi 'zamanı gelmiş bir düşüncenin gücüne hiçbir ordu karşı koyamaz' Bir güncelleme yaparsan iyi olur" derdi.

Bir defasında tekrara düşmek istemediğimi söyleyince "Köşe yazısı veya gazete günlüktür. Ertesi gün unutulur. Bazı gerçekleri tekrar tekrar hatırlatmak gerekir." diyerek cevap vermişti.

Sonra gördüm ki yıllar önce ele aldığımız konuları, okuyanlar bile hatırlamıyor...

Nitekim ABD Kongresi'nin 129 yıl önce 31 Ocak 1896 tarihinde 54. Kongrede aldığı gizli kararla ilgili ilk uyarıyı 27 Eylül 2007'de yapmıştım. 23 Temmuz 2025'te hatırlatınca, okur kitlesi hatta nesil değiştiği için ses getirdi.

Kararda, özetle "Uluslararası Hıristiyan Komitesince din, mezhep ve milliyetçi özelliklere bakılmaksızın geçici bir Hıristiyan yöneticiyi Türkiye'nin başkanı olarak seçilmesini müteakip, Osmanlı İmparatorluğu'nun mevcut bölgelerinin sınırlarla ayrılması, bu bölgelerin Hıristiyan eyaletleri kabul edilip, Hıristiyan gücünün Türkiye Birleşik Devletleri adında toplanması sağlanacaktır." deniliyordu.

***

Gizli kararı, gizliliği kaldırıldıktan sonra okuyan emekli amiral İlker Güven, o zaman yazdığı "Dostumuz Amerika ve Avrupa" başlıklı makalesinin sonuç bölümünde şu uyarılara yer vermişti

*Emperyal güçlerin demokrasi anlayışları kendi güdümlerindeki veya güdebilecekleri bir partiyi seçimlerde zafere ulaştırmaktır. Bunun için de, yerli işbirlikçiler etkin bir şekilde kullanılmaktadır.

*Emperyalizmin en önemli etkin silahı ekonomidir. Bunun için özelleştirme adı altında ülkenin önemli ekonomik güç ve varlıkları devletin/kamunun elinden alınmaktadır. Ülke, dış borç kısır döngüsüne sokulmakta, sermaye hareketlerine sınırsız serbesti sağlanmakta, mali kontroller kaldırılmakta, gümrük birliği ve reform adı altında ekonomi korumasız hale getirilmektedir. Bunun sonucunda da sandıktan dışarıdan desteklenen partiden başka partinin çıkması imkânsız hale gelmektedir.

*Bütün bunlara ilaveten, Emperyalizm, tuzak olarak ülke içindeki bölücü ve yıkıcı unsurları da kullanarak hatta onlara ihanetleri karşılığında siyasal, ekonomik, kültürel özgürlük dahil vaatlerle umut şırınga ederek ayaklanma ve isyana zorlamaktadır.

*Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra 'antikomünist' ideolojiden esinlenen ABD güdümüne girmiştir. Komünizmin panzehiri olarak da ağırlıklı olarak din kullanılmıştır. Atatürk'ün kurduğu laik, demokratik, sosyal, hukuk devletine karşı Batı destekli dincilik akımları da demokrasi adı altındaki bu iklimden yararlanarak oldukça büyük mesafe katetmiştir.

*Bugün Türkiye'de anti-Amerikancı Müslümanlar sindirilerek 'ABD ve AB sempatizanı İslamcılık' egemen olmuştur. Bugünkü AKP iktidarı gücünü büyük ölçüde ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nden almaktadır. ABD'nin Ilımlı İslam devleti tasarım ve stratejisi ile AB'nin imtiyazlı ortaklık modeli tam bir uyum içindedir. Her ikisi de Türkiye'nin Batı'ya bağlı, ılımlı ve uyumlu bir yandaş devlet olmasını içermektedir.