"Batı'nın Anadolu'daki Yeni İşgal Kuvveti!"

Bazı dostlar, "Neden kendiniz gibi gazeteciler, yazarlar yetiştirmiyorsunuz" diye soruyor... Onlara verdiğim cevapları paylaşmak istiyorum.

Gazeteci ve köşe yazarı, fidelik domates gibi kısa zamanda yetişmez. Her şeyden önce bu yolda yürüyecek gençlerin Türkçe'ye hâkim olması gerekir. Bu da anneden öğrenilir, başka hiçbir yerden değil...

İkincisi, güçlü bir adalet duygusuna sahip olmak şarttır. Çünkü adalet duygusu olmadan, olayları sorgulayamaz ve gerçekleri ortaya çıkaramazsınız. Bu duygu, babadan alınır, başka hiçbir yerden değil...

Öğrenim çağları boyunca ve sonrasında sistemli okuyup, Türk tarihi ve edebiyatına, Türk ve dünya klasiklerine vakıf olmaya gayret etmek, yabancı dil öğrenmek, çok gezmek, insanları tanımak ve meslekte öne çıkmış ustalardan faydalanmak da tamamlayıcı unsurlardır.

Teknik konular, en fazla bir ay içinde öğrenilir, asıl olan kendini geliştirmeye çalışmaktır.

Gazetecinin eseri öncelikle haber ve röportajdır ve herkesin faydalanmasına sunulmuştur. Gazeteler, haber siteleri, televizyonlar birer açık okuldur. Bal arısı, bal yapmak için nasıl çiçekleri dolaşıyorsa, gazeteci adayı da iyisiyle kötüsüyle bütün yayınları takip ederek yetişir...

Gazetecilikte, haberi görmek ve okura sunmakta benim ustalarım, Tahir Kutsi Makal ve Yüksel Baştunç idi. Köşe yazarı olarak ise çocukluğumda daha çok Milliyet ve Tercüman'daki ustaları okurdum. Babam Milliyet okur, ben ise harçlığımla Tercüman alırdım.

İlk gençlik yıllarımda, röportajda Abdi İpekçi ve Taylan Sorgun; köşe yazısında Burhan Felek, Hasan Pulur, Rauf Tamer, Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Necdet Sevinç, Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk'un yazılarını kaçırmazdım. Sonradan bir kısmıyla aynı gazetelerde yazdım. Çetin Emeç, Güneri Cıvaoğlu, Rahmi Turan ve Ünal Sakman da bizim mesleğe başladığımız dönemin efsane gazetecileridir.

Daha eskilerin kitaplarını alır, incelerdim. Peyami Safa, sadece romanlarıyla değil köşe yazısında da zirvedeydi...

Bu girişi, kendisini iyi yetiştirmiş ve artık usta olmuş genç bir gazeteciden ve eserinden bahsetmek için yaptım. Onun adı Fatih Ergin. İlk tanıdığımda Kastamonu'da bir lise öğrencisiydi ve zaman zaman arardı. Sonraki yıllarda nasıl bir çizgi takip ettiğini, Kırmızı Kedi Yayınevi'nden çıkan "515 Haşimi; Türkiye'deki Suriyeli Çete" adlı ilk kitabından okuyabilirsiniz. Ergin, Şimdi Yeniçağ İnternet sitesinin haber müdürüdür.

"Bir gazeteci nasıl kendi kendini yetiştirir" sorusunun cevabı bizzat Fatih Ergin'dir. Başarılarının devamını dilerim.

Bugün sığınmacılar sorununun, Türkiye'nin nüfus yapısını ve dolayısıyla rejimini değiştirmek amacıyla yaratıldığını, sosyal medyada gündeme getiren Batuhan Çolak, Eray Ertürk gibi gazetecilerin tutuklandığı, buna karşılık, Anayasa'ya aykırı olduğu halde, ümmeti millet yerine koyan gazetecilerin kampanya başlattığı ve desteklendiği bir zamanda, gerçekleri bütün ayrıntılarıyla okura sunmak, her türlü takdirin üzerindedir...