Başka İstanbul yok!

Türkiye, bir deprem ülkesi olduğu halde 6'dan daha büyük depremlere dayanamayan binalar üretti. Şimdi sonuçlarına katlanıyoruz... Üstelik bölgesel bir yıkım yaşadık ve Marmara için uyarılar devam ediyor... Her ne kadar Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Marmara'da İstanbul'a yakın olup da kırılmayan faylar en fazla 6.5 şiddetinde deprem üretir" dese de 7.5 şiddetinde deprem olacağını söyleyen uzmanlar her gün halka korku veriyor. Bütün İstanbullular, ya oturdukları binayı yenilemek ya da yakın bir şehre taşınmak derdinde... Bir apartmandaki daire sahipleri anlaşsa bile binayı yıkıp yeniden yapmak tek başına bir anlam ifade etmiyor. Sokağı yenilemek de yetmiyor, mahalleyi de... Şehri yeniden inşa etmek gerekiyor. Medyanın gündemi, seçim ağırlıklı ama özellikle İstanbul'da herkes "depreme karşı nasıl tedbir alabilirim"i düşünüyor ve çözüm üretmeye çalışıyor. Yunanistan ve Bulgaristan sınırına kadar Trakya'da ne kadar arazi varsa satın alınmış durumda... Kâğıthane depremi hakkında bilimsel bir açıklama yapana ise rastlamadım... Devletin bu konuyu açıklığa kavuşturması gerekirdi... Çünkü İstanbul boşalıyor... Yoksa istenen de bu mudur Şeyh Nazım adıyla bilinden ve 2014'te vefat etmiş bir kişinin, "İstanbul depremde yıkılacak. İstanbul'u boşaltın" dediği videoyu ise neredeyse seyretmeyen kalmadı... Oysa kerameti kendinden menkul bu tür kişilerin gaipten haber vermelerinin dinde bir yeri yok. Şeyh Nazım, Magosa kalesinden her gece yayılan ses gündeme geldiğinde, sesin sahibinin bir ejderha olduğunu söylemiş biriydi... Araştırıldı, sesin sahibi küçük bir kuş çıktı... Ses kale duvarlarından yankı yaparak yükseliyordu... Şimdi İstanbul'un boşaltılması için ne gerekiyorsa onlar yapılıyor. Tamam, konunun uzmanlarına kulak verelim ve bütün binaları en şiddetli depremlere dayanıklı hale getirelim ama korkuyla da yaşanmaz ki... Bir defa şurası kesin; tarihî açıdan İstanbul depremi denilen depremler, Marmara depremleridir.