10 yılda 15 milyon sığınmacı geldi genç yaştan!

Hollanda, 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren süresiz oturma izni talebinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını dil ve kültür konusunda zorunlu "uyum sınavı"na tabi tutacak. BBC'den Yusuf Özkan'ın haberine göre "uyum diploması" alamayan kişilere süresiz oturum izni verilmeyecek.

Hollanda'daki Türkiye kökenli örgütler, Türkiye - Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması uyarınca böyle bir düzenlemenin mümkün olamayacağını belirterek karara tepki gösteriyor.

Göç uzmanı avukat İsmet Özkara, bu düzenlemenin yasalara aykırı olduğunu belirterek, konuyu yargıya taşıyacaklarını söylüyor.

Türkiye ile eski adı Avrupa Topluluğu olan AB arasında 1963 yılında imzalanan ortaklık anlaşması ve 1970 tarihli katma protokol, Hollanda'da Türk vatandaşlarına yönelik herhangi bir zorunlu dayatmaya izin vermiyor.

Ancak Hollanda hükümeti, 2016 yılındaki başarısız darbe girişimi sonrası artan sığınmacı akınını gerekçe göstererek, uyum sınavını gündeme getirdi.

Hollanda hükümeti, sığınmacı sorunu nedeniyle, Avrupa Adalet Divanı tarafından 2014 yılında verilen "baskın bir kamu yararı nedeni ile ortaklık anlaşması hükümlerinin ihlal edilebileceği" kararına dayanarak, Türkiye - AB Ortaklık Anlaşması'nın bazı hükümlerini görmezden gelme kararı aldı.

Türkiye'deki AKP iktidarı ise milyonlarca Suriyeli, Afgan ve Afrikalıyı ülkeye kabul ederken bunların yaklaşık iki milyonuna vatandaşlık verdi. Vatandaşlık verilenler arasında tek kelime Türkçe bilmeyenler veya Türkiye'ye hayatında hiç gelmemiş olanlar da var. Bunlara, büyükelçiliklerde, konsolosluklarda kurulan sandıklarda oy da kullandırıldı. Vatandaşlık verilenlerde aranan tek şart "Türk olmamak" olsa gerek!

AKP iktidarının yeni göç ve iskân politikası, Türkiye'yi Türk devleti olmaktan çıkarma amacına dönüktür. Açıkladıkları, "milletin çeşitliliğine dayanan yani anayasa" için yeni bir nüfus yapısı gerekiyordu. Bunu sağlamak için Türkiye'nin nüfus yapısını değiştirmeye karar verdiler. Bu hedef, ABD Kongresi'nin 1896 tarihli gizli kararıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Yalnız o kararda, Türkiye'nin nüfus çoğunluğu Hıristiyanlaştırılan eyaletlere bölünmesi ve merkez eyalet olacak İstanbul'a ABD tarafından atanan bir kişi tarafından yönetilmesi esas alınmıştı. Herhalde bu hedefe de ekonomiyi tamamen çökerterek; Türkleri kendi vatanlarına mülksüz duruma düşürerek varmayı planlıyorlar. Tabii bu hedefe ulaşmaları o kadar kolay değildir ama bütün veriler o yönde...