Demirel'in hafızası

1990'lı yılların sonlarıydı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, İstanbul'un olimpiyat adaylığına destek vermek için kente gelmiş, vilayette de gazetecileri kabul edip açıklama yapacağını duyurmuştu. O yıllarda Cağaloğlu'ndaki Cumhuriyet gazetesi binası ile valiliğin arası beş dakika yürüme mesafesindeydi, spor servisi müdürümüz Abdülkadir Yücelman, "Fotoğraf makineni de al gel" dedi.

Saat 12.00'yi gösterdiğinde büyük salonun kapısı açıldı; Süleyman Demirel ile dönemin İstanbul Valisi Kutlu Aktaş, Cumhurbaşkanlığı forsunun bulunduğu kürsünün arkasına doğru yürüdü. Açıklama öncesinde de tek tek hepimizin elini sıktı. Rahmetli Yücelman'ı görünce "Abdül Bey kardeşim, geçenlerde olimpiyat yazınızı okudum. Karamsar olmayın, biz görmesek bile yanındaki genç muhabir İstanbul olimpiyatını izleyecektir" demekten geri kalmadı. O sırada suratıma dikkatli dikkatli bakıp "Sen Fenerbahçe Stadı'ndaki maçta yok muydun" dedikten sonra sporun, sadece spor olmadığını, toplumsal özelliğiyle kitleler üzerindeki etkisinden söz etti.

Ülkenin cumhurbaşkanı, o yılların da muhalif yayın organı Cumhuriyet'in spor sayfasındaki bir makalede yer alan yorumdan haberdardı. Abdülkadir Yücelman'a "Abdül Bey kardeşim" diyecek kadar insanlara ilgiliydi, bir yıl önce sadece bir iki saniye gördüğü genç bir gazeticiyi anımsıyordu. Hatta görev süresinin sonlarında "güçlü hafıza" ödülü almış, törende de şöyle konuşmuştu:

"İnsanlar dünyaya üryan gelir üryan gider. Ancak bu üryanlık fizikidir. Çıplak gelir ama çok cihazlanmış olarak gelir, o da beyindir."

Demirel'in anımsadığı maç ise 1996 Türkiye Kupası finaliydi. Dönemin TFF Başkanı